Gazete Vatan Logo
Futbol "Terim G.Saray'a başkan olarak döner"

"Terim G.Saray'a başkan olarak döner"

“Yedi yıllık sözleşme elbette Fatih Terim fanatiği Galatasaraylıları mutsuz etmiştir. Bu sözleşme sürpriz bir şekilde sonlanmazsa, o saatten sonra Terim, Galatasaray’da hocalık yapmaz başkanlık yapar. Unutulmasın, hoca kulübün profesyoneli olarak ayrıldı, ama Divan Kurulu üyesi olarak güçlü biçimde ve iddialı bir koltukla dönebilir”

"Terim G.Saray'a başkan olarak döner"

Usta yorumcu Şansal Büyüka, Fatih Terim'in Galatasaray'a bir dahaki dönüşünde artık hoca değil başkan olarak döneceğini savundu. İşte Büyüka'a Milliyet gazetesinde yayınlanan Bilal Meşe'yle yaptığı söyleşi:

Lige verilen arada Türk Futbolu tahminlerin ötesinde yine hareketli günler geçiriyor.

Fatih Terim’in, Adana’da sürpriz bir şekilde Futbol Federasyonu ile yedi yıllık sözleşme yapması ve alacağı ücret bir anda gündeme bomba gibi düştü, tartışmaları da beraberinde getirdi.

Şansal Büyüka ile bu hafta doğal olarak Milli Takım’a ve Fatih Terim’e yoğunlaştık. Büyük usta tecrübeli hocanın düşünülen reformlar için bu kadar uzun süreli bir anlaşmaya imza atmasını doğru bulurken, bir gerçeğin de altını çizmeden edemedi:

“Biz ne sözleşmeler gördük. Üç yıllık beş yıllık dediler, üç- beş ayda yolları ayırdılar.”

* Günlerdir Türkiye’nin dilinden düşmeyen, manşetleri süsleyen 3.5 milyon euroluk yıllık ücrete de değinmeden olmazdı tabii...

Türk insanının son yıllarda saydığı tüm başarılarda imzası bulunan böylesine tecrübeli bir teknik adamın, projelerine, planlarına odaklanmak, onları teraziye koymak varken, cebine el uzatmanın gayesini anlamaya çalıştık.

Şansal ağabey de Terim’e verilen paranın niye herkesi rahatsız ettiğini bilemediğini belirtti ve harika bir tespitle olaya son noktayı koydu;

“Fatih Terim, bu parayı Futbol Federasyonu’nun kafasına silah dayayıp mı aldı. Alan memnun, veren memnun.”

Gurbetçi ile olmaz

- A Milli Takımı’nda yeni bir yapılanma, Terim’in ifadesiyle reforma gidiliyor. Ne getirir, ne götürür? Terim’in eski milli takımı geri gelebilir mi? Nasıl bir reform yapmalı?
* “Hani derler ya ‘yaptıklarım yapacaklarımın garantisidir’ diye... Fatih Hoca’nın işe başlarken böyle bir garantisi, böyle bir kredisi var. Ama dün bir, bugün iki. Şimdiden ahkam kesmek, yorum yapmak doğru değil. Sadece öngörülerimizi söyleyebiliriz. Geçmişe dair tecrübeleri ortaya koyabiliriz. ‘Fatih Terim eski milli takımı geri getirebilir mi?’ diyorsunuz... O takım 96 Akdeniz Oyunları Şampiyonu olan Ümit Milli Takımı’ydı. O takım ağırlıklı Galatasaray, dört yıl üst üste şampiyon oldu. O takım ağırlıklı Galatasaray, 2000 yılında Avrupa Şampiyonu oldu. O takım futbolcularının çoğunlukta olduğu Milli Takım, Dünya üçüncüsü oldu. Böyle bir takımı yakalamak kolay mı, elbette değil... En azından bugünden yarına olacak bir iş değil... Üstelik Fatih Hoca tohumları daha yeni ekti, yeni ekiyor. Toprağa düşen tohumlardan hangisinin filiz vereceği, hangisinin adam olacağı bilinmez... Fatih Terim reform diyorsa, öncelikli olarak hazırlardan bir milli takım oluşturmalı. Ama uzun vadede Türkiye genelinde yeni kaynaklara yönelmeli. Gurbetçi rahatlığıyla bu iş olmaz. Olmayacağını gördük. Fatih Terim, milli takımdaki ilk dönemindeki gibi bereketli Anadolu topraklarına yüzünü dönmeli.”

Bir kriter, ölçü var

- Fatih hoca birçok genç oyuncuya el uzattı, onları takıma aldı. Size göre, bu takıma şu girmemeliydi ya da bu unutulmamalıydı diyebileceğiniz isim var mı?
* “Fatih Hoca kim varsa çağırdı, önüne geleni oynattı. Geride, dışarıda kalan bir- iki isim var mı bilemem ama, kim varsa milli takımda. Ama bakıyorum bu ekipten 2016’yı, 2018’i, hatta 2020’yi kim yakalar diye... Ya bir ya da iki... Gerisi unutulur gider. Rahmetli Coşkun Özarı, ‘Milli Takım futbolcusu farklıdır’ derdi... Kendi takımında iki maç iyi oynadı diye Milli Takım’a oyuncu çağırılmaz. Milli Takım’ın kalibresi başka. Uluslararası bir ölçüsü, bir kriteri var, onu tutturmak lazım...

- Arda Turan’ın dediği, “3-4 maç iyi oynayana Milli Takım kapısı açılıyor” yorumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
* “Arda Turan doğru söylüyor. Milli formayı da bu kadar ucuzlatmamak lazım. Ben merak ediyorum, A Milli Takım’a çağırılan futbolcular kaç defa Ümit Milli olmuş, ne kadar oynamışlar, ne kadar tecrübe kazanmışlar. Her önünüze geleni çağırırsanız, o formanın anlamı da , amacı da kalmaz... Gençlere şans verirken bile seçici olmak gerekiyor...”

Cesaret verdi

- Terim defteri Galatasaray için kapandı mı?
* “Yedi yıllık sözleşme elbette Terim fanatiği Galatasaraylıları mutsuz etmiştir. Bu sözleşme sürpriz bir şekilde sonlanmazsa, o saatten sonra Terim, Galatasaray’da hocalık yapmaz başkanlık yapar. Unutulmasın, hoca kulübün profesyoneli olarak ayrıldı, ama Divan Kurulu üyesi olarak güçlü biçimde ve iddialı bir koltukla dönebilir.

Şunu da söylemeliyim; Ne kadar güçlü olursa olsun, hiçbir Futbol Federasyonu’nun, Galatasaray’ın sözleşmeli bir hocasını ikna etmeye çalışacağını, teklif götürebileceğini, bu cesareti kendinde bulabileceğini düşünmüyorum. Öyle sanıyorum ki, Fatih Hoca, haklı olarak Galatasaray’daki geleceğinde belirsizlik görünce, federasyon yoklamalarını sert bir şutla uzaklaştıracağına, göğsünde yumuşatarak, federasyona yeni hamleler için cesaret verdi, imkan tanıdı.

Zaten bu konudaki, bu süreçteki en gerçekçi ifadeyi imza töreni sonrasında Federasyon Başkanvekili Ufuk Özerten söyledi. ‘Kimse kimseyi ikna etmedi. Bu iş iki tarafın da gözünde ve gönlünde vardı’ dedi... Doğrusu bu. Sürecin tek cümleyle en doğru anlatımı bu. Ayrıca bu ülkede milli takımı çalıştıracak en önemli isimdir Fatih Terim. Artık ayrıntılar ile uğraşacağımıza işin özüne ve geleceğine bakalım.”

Reform diyorsak, yedi yıl doğru karar

- Yedi yıllık sözleşme için ne diyeceksiniz?
* “Sevgili Bilal, tabii bir de Fatih Hoca’nın 5 artı 2 yıllık bir sözleşmesi var. Çok tartışılıyor, çok konuşuluyor. Baktığında örneği de dünyada yok gibi. Kaldı ki biz ne sözleşmeler gördük. Üç yıllık beş yıllık dediler, üç- beş ayda yolları ayırdılar. Allah herkese uzun ömür versin, yaşamın 7 yıllık garantisi yok, sözleşmenin yedi yıllık garantisi olur mu? Bu kadar kaygan bir futbol ortamının olduğu ülkemizde yarınları hangimiz öngörebiliyor. Kimin aklına gelirdi, Galatasaray’ı son iki yılda şampiyon yapan Fatih Terim, bir çırpıda Galatasaray’dan ayrılacak. Kaldı ki Fatih Hoca ile anlaştıysanız, bir anlamda anahtarı teslim edeceksiniz. Fatih Hoca sınırsız yetki ile çalışmayı sever. Kendi kabına sığmaz, yaptığı işi yeterli bulmaz. Doğasında var bu. Bu yetkiye sınır koyarsanız tatsızlık çıkabilir, sorun çıkabilir. Sözleşme süresini bozabilir. Fatih Hoca’nın çalıştığı federasyon başkanlarına, çalıştığı kulüp başkanlarına bakın, maalesef çoğuyla tatsız ayrılıklar oldu. Kusur hangi tarafta bilemem, kimsenin günahını da almak istemem, ama tatsız ayrılıklar oldu... Dilerim bu defa hem federasyon, hem Fatih Hoca kalıcı olur... Aslında reform diyorsak, uzun bir sözleşmenin çok yerinde olduğunu söylemeliyiz...”

- Mayıs ayından önce imza atması doğru muydu?
* “Futbol Federasyonu-Galatasaray sürecinde doğal olarak Fatih Hoca’nın da dalgalanmaları oldu... ‘Mayıs ayına kadar imza atmam’ demek zorunda değildi... Bunu söyledi, sonra attı. Çok mu önemli, bana göre değil... Ama medyaya konu çıkıyor, malzeme çıkıyor... Medya demişken, Fatih Hoca ‘Reform’ demişken ‘Her kesimin milli takımı olma’ hedefini koymuşken, önce buna kendisi özen gösterecek... Sözleşme sırasında gazeteci arkadaşımız bir soru soruyor. Sorunun hakaret içeren, aşağılayan, karalayan en ufak bir tarafı yok... Hoca hemen kabarıyor... Oysa sıradan, normal bir soru. Ama Hoca böyle sorulara alışkın olmadığı için sıradan bir soru için bile sinirlenebiliyor, tepki verebiliyor. Milli Takım zaten bu ülkenin ‘üvey evladı’... Bir de sempati toplamayan tavırların içinde olursanız, bu milli takımı, herkesin milli takımı yapamazsınız. Şu gerçeği kabul edelim. Bizim ülkemizde önce tuttuğumuz takım, sonra milli takım gelir. Fatih Hoca, bu alışkanlığı, bu bağnazlığı değiştirmek istiyorsa, önce kendisinin toplumun bazı kesimlerine ters gelen, tepki çeken tavırlarını değiştirmeli...

Aldığı para helal olsun

- Terim ile ilgili spekülasyonlara (Parasal) ne diyorsunuz?
*galata “Fatih Terim’in aldığı paradan bize ne. Bizi niye bu kadar ilgilendiriyor, hatta bizi bu kadar niye rahatsız ediyor... Fatih Terim, bu parayı Futbol Federasyonu’nun kafasına silah dayayıp mı aldı. Ortada karşılıklı bir anlaşma var. Yani ‘alan memnun, veren memnun’ hesabı. Ayrıca Futbol Federasyonu’nun özerk bir yapısı var. Kendi kaynağını kendisi yaratıyor. Bu bakımdan klasik, ‘Bizim vergilerimizle toplanan para’ falan deme şansı da yok. Ayrıca karşınızdaki isim de Fatih Terim... Bu büyük kariyerin de elbette bir bedeli olacak... Helal olsun aldığı para... Yeter ki başarıyı getirsin...”

İkinci adamı bu kez bulmalı

- Milli Takımı nasıl buldunuz?
* “Bu İrlanda, Beyaz Rusya, ya da Makedonya, Arnavutluk gibi ülkelerle oynanan hazırlık maçlarını gerçekçi bulmuyorum. Fatih Terim Galatasaray ile hazırlık maçlarını hep güçlü, hep iddialı takımlarla oynadı. Milli Takım’da da öyle yapmalı. Almanya, İtalya, İspanya, Fransa, Güney Amerika’da Brezilya, Arjantin, Uruguay ve benzer ülkelerin takımlarıyla oynamalı. Bu sezon 15 Mayıs’ta bitiyor. Haziran’ın ortasında Dünya Kupası başlıyor. Arada 20-25 günlük bir boşluk var. Şampiyonaya katılacak ülkeler, hazırlık maçı yapacak takım arıyor. Fatih Hoca, bu boşluğu en iyi şekilde değerlendirmeli ve takımı sınama, görme adına güçlü ülkelerle hazırlık maçları oynamalı.

Merak edilen bir başka konu, Fatih Hoca’nın nasıl bir ekiple çalışacağı... Bugüne kadar gördük ki, federasyon kadrolarında kariyerler değil, torpilliler kadro buldu. Siyasetçiye dayanan, federasyoncuya dayanan, güçlü bir iş adamına dayanan, federasyon kadrosunda antrenör oldu... Nerede bizim U 17’ler, U 19’lar, U 21’ler... Hepsi elimizde patladı... Fatih Hoca da kendisine aidiyet duygusu ile bağlı olanlara önem verir. Aidiyeti, belki de kariyerin ve yeteneğin önünde tutar. Gerçi vefalı olmak, dost olmak, arkadan vurmamak önemli, bu konuda Fatih Hoca’ya hak veriyorum. Ama bu defa, kadrolara yeteneği olan, kariyer yapabilecek isimleri almalı. Bu konuda çok titiz davranmalı. Fatih Hoca, milli takımda bu kadar göreve geldi, gitti, gördük ki, kendisinden sonra milli takımı yönetecek bir isim yetiştirmedi. Elbette Fatih Terim olmak kolay değil, hatta imkansız. Ama hiç olmazsa bu işi becerecek bir ikinci adam. O adamı henüz yetiştirmedi Fatih Hoca. Dilerim bu defa olur...”

Güzellikten rahatsız oluyoruz

- Fenerbahçe ile Galatasaray arasında sahada ve statta centilmenlik vardı. Ama bu yönetimsel bazda devam etmedi. Bu söz dalaşına yorumunuz nedir?
* “Bir F.Bahçe-G.Saray maçından sonra futbolcuların formalarını değiştireceklerini, ellerini birbirlerinin omuzlarına atıp sahadan çıkacaklarını, rüyamda görsem inanmazdım. Ama bu gerçek oldu. Bunların hepsini yaşadık. Ne var ki, güzelliklere gözlerini kapayanlar, bir Baroni’nin Galatasaray formasını şortun içine sokmasına taktılar. Oysa aynı şeyi Dany de yaptı, Melo da yaptı. Bütün Avrupa yapıyor. Ne var bunda. Yok yana takmamış da, öne sokmuş da. Kardeşim, futbolcuların rakip takım formalarını aldıktan sonra üstlerine giymesine izin veriyor musunuz, hayır. Formayı ters bile giydiklerinde tepki göstermiyor musunuz? Ne yapacak futbolcu, neresine sokacak formayı. Eskişehir- Beşiktaş maçından sonra Özgür Çek, aldığı Beşiktaş formasını korkudan ve tepkiden soyunma odasına götüremedi. Seyirci tepkisinden tünelin ucunda bırakıp içeri girdi. Tek kelimeyle rezalet. Ama bizde böyle başkanlar, böyle yöneticiler, kötülükten beslenen ağırlıklı bir medya varken, kırk yılın ucunda olaysız biten, dostça biten bir maçın güzelliğini yaşayamadık. İçimiz kötü, ruhumuz kötü, iyilikten, güzellikten rahatsız oluyoruz... Dilerim şu modası geçmiş yönetici devri hızla kapanır...”

Sergen kulağını tıkayacak

- Sergen Yalçın ilk kez teknik adamlığa soyundu. Ne yapar?
* “Elbette Sergen’in tecrübesi yok. Bunu kendisi de söylüyor. Ama Sergen bu ülkenin en yüksek zekasına sahip bir futbol adamı. Bunun yarısını Gaziantepsporlu futbolcuların kafasına sokabilse, zaten sorun kalmaz. Ama ilk kötü sonuçta Sergen için ‘Ya gördün mü, bu iş yorumculuğa benzemez’ diyecekleri şimdiden duyar gibiyim. Sergen bunlara kulağını tıkayacak, zaten ‘tıkır-tıkır’ çalışan kafasına uyacak. Hani ‘götür beni gittiğin yere’ hesabı.

Haberin Devamı