Gazete Vatan Logo
Futbol Berkay Özcan: Lucescu'nun genç oyuncularla ilgili planları var

Berkay Özcan: Lucescu'nun genç oyuncularla ilgili planları var

A Milli Takım ve Bundesliga takımlarından Stuttgart'ta forması giyen Berkay Özcan TFF'nin Tam Saha dergisine açıklamalarda bulundu. İşte Berkay Özcan'ın bilinmeyenleri kendi ağzından...

Berkay Özcan: Lucescu'nun genç oyuncularla ilgili planları var

Lucescu'nun yeni Millî Takım yapılanmasında özel değer verdiği oyunculardan biri. Henüz 20 yaşında ve Bundesliga takımlarından Stuttgart'ta forma giyiyor. Hocaları ve takım arkadaşları tarafından Zidane'a benzetiliyor. Amatör bir rap müzisyeni. Almanya yerine Türkiye'yi tercih etmesini "Almanya Dünya Kupası'nda, Avrupa Şampiyonası'nda çok sayıda maç yapıyor, finale çıkıyor ve hatta kazanıyor. Türkiye henüz bu büyük turnuvalarda finalde mücadele edemedi. Açıkçası ben bu büyük başarıyı yaşamak için Türkiye'yi seçtim. Türkiye ile Dünya Kupası'nda, Avrupa Şampiyonası'nda final oynamak istiyorum. Bu benim tutkuyla bağlı olduğum büyük bir hayal" sözleriyle açıklıyor.

15 Şubat 1998 Karlsruhe doğumlusun. Öncelikle ailen nereli ve Almanya'ya ne zaman göç etmişler? Almanya'da ne işle meşguller? Aileni biraz anlatır mısın?

Aslen Artvin Hopalıyız ama ailem artık Kocaeli'nin Kandıra ilçesinde yaşıyor. Almanya'ya önce annem gelmiş, sonra da babam. 1995'te de evlenmişler. Annemle babam Kocaeli'den tanışıyormuş. Teyzemin düğününde tanışmışlar. Zaten eniştem, babamın en iyi arkadaşıymış. Annem erkenden Almanya'ya gittiği için evlenip babamı da yanına almış. Annem plastik kapak üreten, babam da demir sektöründe faaliyet gösteren bir firmada çalışıyor. 13 yaşında bir erkek kardeşim var.

Haberin Devamı

Nasıl bir çocukluk geçirdin? O dönemde futbol topuyla ilişkilerin nasıldı?

Çocukluğum çok iyi geçti. Zaten hayatımda hep top vardı. Evde de oynardım, sokakta da oynardım. Babamla birlikte de oynardık. Bizim olduğumuz yerde çok sayıda Türk ve İtalyan yaşıyordu. Türk mahallesi de bizim bir sokak ilerimizdeydi. Parkımız vardı. O parkta yalnızca Türkler olurdu. Hiç Alman yoktu.

Bir futbol kulübüyle tanışman nasıl oldu?

Babamla anneme, "Hangi sporu yapmalıyım?" diye sormuştum. Onlar da "Canın ne istiyorsa onu seç. Basketbol olur, futbol olur. Ne olursa olsun sporla alâkalı bir meşguliyetin olsun" demişlerdi. Spor yapmamı hep desteklediler. Sonunda beni futbola götürdüler. Ailem iyi oynamaya başladığımı fark etse de o zaman bugünlere gelebileceğimi tahmin etmiyorlardı. Tek istedikleri spor yapmamdı. Daha sonra da Karlsruhe'den beni izlemeye geldiler ve 10 yaşındayken de takımlarına aldılar. Her sene üstüne koya koya ilerledim. İlerledikçe de daha çok fark edildim.

Haberin Devamı

Okul hayatın nasıldı bu arada?

Derslerim iyi gidiyordu. Oradaki en üst seviyedeki okula gidiyordum. Stuttgart'a transfer olduktan sonra okulla arama biraz mesafe girdi. Daha çok futbola yöneldim.

Okul takımı var mıydı? Okulda futbol oynuyor muydun?

Yok. Okul takımımız yoktu. Herkes bireysel olarak spor yapıyordu.

Alman disiplini diye bir şey var… Bu disiplini sana nasıl bir yön verdi? Nasıl bir altyapı eğitimine tâbi tutuldun?

Dediğiniz gibi, Almanya'da her şey disiplinli. Her özelliğinize bakıyorlar. Karlsruhe'nin kapısından girdiğimde 10 yaşındaydım. O zaman bile bize takım olmanın ne olduğunu öğretiyorlardı. Topluca yapılan herhangi bir etkinliğe geç kalmanın cezası vardı. Çok disiplinliydi. Bu disiplini küçük yaştan itibaren işlediler.

Peki, topla eğitim nasıl başladı? Sana orta saha oyuncusu olacağını kaç yaşındayken, kim söyledi?

Haberin Devamı

Karlsruhe'ye orta saha oyuncusu olarak gelmiştim. Sonrasında defans oynadım. Çünkü o zamanlar yaşıtlarıma oranla biraz daha kalıplıydım. Karlsruhe'ye gelenlerin hemen hemen hepsi de 10 numara pozisyonunda forma giyen çocuklardı. Ancak yaşıtlarıma göre fiziğim daha güçlü olduğu için defansta forma giydim. 14 yaşına geldiğimde hocama defansta değil orta sahada oynamak istediğimi söyledim. Çünkü defansta yapabildikleriniz sınırlı. Ben daha çok yaratıcı oyunun içinde var olmak istemiştim. Hocam da beni orta sahaya koydu. 1 sene orada oynadım. Sonra da zaten Stuttgart'a transfer oldum.

Seninle birlikte futbola başlayan birçok arkadaşın bugün futbolcu olamadı ama sen bunu başardın. Seni arkadaşlarından ayıran özelliklerin nelerdi? Neleri doğru yaptın da bugün A Millî Takım'a yükselebilen bir oyuncu oldun?

Bazı arkadaşlarım bana o dönemler, "Sen gençliğinden çok şeyi kaçırıyorsun. Çocukluğunu yaşamıyorsun. Kendini sadece futbola adıyorsun" diyorlardı. Bizim çocuklar dışarı çıktığı zaman ben çıkmaz, sahada kalıp idman yapardım. Oynamadığım zamanlarda da çok idman yapardım. Kesinlikle özveri gösterdim, birçok şeyden fedakârlık yaptım. Çok çalıştım.

Haberin Devamı

Karlsruhe'den sonra yolun Stuttgart'la nasıl kesişti?

U15 Alman Millî Takımı'nda oynuyordum. Beni orada görmüşler. Sonra Karlsruhe'deki maçlarımı izlemeye geldiler. Sonrasında beni takip ettiler ve transferim gerçekleşti.

Gurbette olan her futbolcu, günün birinde yaşadığı ülke ile Türkiye arasında bir tercih aşamasına geliyor. Sen önce Almanya'da oynayıp sonra Türkiye'yi tercih ettin. Bu kararı süreci nasıl gelişti?

İlk teklif Alman Millî Takımı'ndan gelmişti. Türkiye'den hiçbir bağlantım yoktu. Beni kimse bilmiyordu. Almanya'dan gelen teklifi kabul ettim. Sonrasında Almanya beni U16 Millî Takımı'na çağırmadı ve açıkçası bağımız koptu. Tam bu sırada Türkiye'den beni aradılar. Türkiye'nin teklifini kabul edip U16 ve U17 Millî Takımlarında forma giymeye başladım. Tabiî Türkiye adına forma giydiğimi Almanlar biliyordu. U19'da beni yine çağırdılar. Onlara, "Artık size gelmeyeceğim. Türkiye adına oynamaya devam edeceğim. Beni U16'da istemediniz ama Türkiye beni hiç bırakmadı" dedim ve tekliflerini reddettim. Türkiye'de kendimi çok iyi hissediyordum. Bana burada çok ilgi gösterildi ve çok değer verildi.

Gurbetçi oyuncular yaşadıkları ülkeyle Türkiye arasında seçim yaparken neleri düşünüyor?

U15'te bana gelen tek bir teklif vardı; Almanya davet etmişti, ben de kabul ettim. U16 döneminde da yalnızca Türkiye beni istedi ve kabul ettim. Ama U19 döneminde iki ülkeden birden teklif gelmişti. Ben o dönemde Türkiye için oynamaya karar vermiştim zaten. Başka oyuncular neden Almanya'yı tercih ediyor sorusunun cevabı, çünkü Almanya Dünya Kupası'nda, Avrupa Şampiyonası'nda çok sayıda maç yapıyor, finale çıkıyor ve hatta kazanıyor. Türkiye henüz bu büyük turnuvalarda finalde mücadele edemedi. Açıkçası ben bu büyük başarıyı yaşamak için Türkiye'yi seçtim. Türkiye ile Dünya Kupası'nda, Avrupa Şampiyonası'nda final oynamak istiyorum. Bu benim tutkuyla bağlı olduğum büyük bir hayal… Bunu gerçekleştirmek istiyorum. Türkiye ile bir ilki başarmak istiyorum. Almanya zaten bu kupaları kazandı.

Diğer oyuncuları düşündüğümüz zaman sanırım bu işin pazarlama kısmı ağır basıyor ve tercihler de buna göre yapılıyor.

Kesinlikle doğru. Pazarlama, karar verme aşamasında çok etkili bir unsur. Zaten çoğu kişi bana Almanya'yı seçmemi söyledi. Pazarlama yönünün çok daha güçlü olduğunu iddia ettiler. Ama ben bunu hiçbir zaman düşünmedim. Türkiye ile bir ilki başarmak istiyorum. Bu sebeple Türkiye'yi seçtim.

Alman futbol ekolünü çekirdekten yaşayarak gördün. Bu ekolü bize nasıl anlatırsın?

Alman ekolünde disiplin birinci sırada geliyor. Ayrıca taktik üzerine de çok fazla çalışma yapılıyor. Her organizasyonun çok sayıda varyasyonu bulunuyor. Bu konu üzerine çok kafa yoruluyor. Türkiye'de orta saha oyuncusu biraz daha serbest olur ama Almanya'da böyle bir sistem yok. Her oyuncu taktiğe bağlı kalmak zorunda. Tâbiri caizse makine gibi. Bundesliga'ya çok genç hocalar da geldi. Bu hocalar taktik üzerine daha çok çalışıyor. Aslında taktik ve serbestlik arasında farklı yanlar var bence. Taktik bazen işe yarıyor fakat bazen de oyuncunun serbest olup özgün işler yapması önem kazanıyor. Bu durum oyuncuya göre de değişiyor.

Sen hangi tarzı seviyorsun?

Ben biraz daha Türk usulünü seviyorum. Serbest olunca daha mutlu oluyorum. Futbol oynarken işin içine biraz da duyguların katılması gerektiğini düşünüyorum.

Stuttgart'taki kariyerine baktığımız zaman 2016-2017 sezonu ile birlikte yavaş yavaş çıkışa geçtiğini görüyoruz. Geçen sezon ise ligi 7. sırada bitiren takımında tavan yaptın. Bundesliga'da 17, DFB Kupası'nda 3 maça çıktın. Geçen sezonu kendi payına nasıl anlatırsın?

İlk başta çok sıkıntılı geçti. İlk 9 maç hiç oynamadım. Sadece tek maçta 10 dakika oynadım ve bir daha forma giyemedim. Sonra kupa maçında 10 dakika oyuna girdim. İyi oynadım ve o zamanki hocam Hannes Wolf, "Bana bu 10 dakika yetti. Performansın çok iyiydi. İlk Bundesliga maçımızda oynuyorsun. Antrenmanlarda da dinamik ve fitsin" dedi. Hocamın bende çok emeği vardır. Bana inandı ve forma verdi. Sonrasında Tayfun Korkut Hocamız göreve geldi. Tayfun Hocamızla ligi 7. sırada bitirdik. Avrupa kupaları şansını son anda kaçırdık. Çok sayıda puan topladık ve sezonu iyi yerde bitirdik. Takım çok iyi gidiyordu.

Bu sezon lige kötü bir başlangıç yaptınız ve Tayfun Korkut'la yollar ayrıldı. Bu durumu nasıl yorumluyorsun?

Futbolda her şey çabuk gelişiyor. Geçen sezon Tayfun Hocamız takımı 7. sıraya kadar taşıdı. Ama bu sezona kötü başladık ve her şey çok çabuk değişti. Oyuncular için de bu durum böyle aslında. Bir çıkış yakalıyorsun ama akabinde düşüş de yaşayabiliyorsun. Bundan sonrası için inşallah hayırlısı olur. Tayfun Korkut Hocama da kariyerinin bundan sonraki döneminde başarılar diliyorum.

Stuttgart için bundan sonrası sence nasıl ilerleyecek? Ligin ateş hattında bulunan takımının gidişatını nasıl değerlendiriyorsun?

Şu an 6. sıradaki takımla bizim aramızda 4 puan fark var. Yani iki galibiyet alsak her şey değişebilir. Daha ligin başlangıcındayız. Çok kaliteli bir kadromuz var. Mario Gomez olsun, Andreas Beck olsun, Insua olsun hepsi kaliteli oyuncular. Biliyorsunuz hepsi Türkiye'de forma giydi. İyi bir takımız. İnşallah yukarı çıkarız.

Onlarla Türkiye hakkında konuşuyor musunuz?

Evet, çok konuşuyoruz. Hepsi Türkiye'yi çok seviyor. Hepsi, "İyi ki de Türkiye'ye gitmişiz, o ortamı yaşamışız" diyor.

Gurbetçi oyuncularımızın büyük bir çoğunluğu gerekli şartlar oluştuğu zaman Türkiye'de forma giyebiliyor. Sen bu fikre nasıl bakıyorsun?

Futbolda ne olacağını hiç bilemezsiniz. Şu an Stuttgart için savaşıyorum. İleride ne olur bilemiyorum. Her şey olabilir. Bir gün Türkiye'de de forma giyebilirim.

2021 yılının sonuna kadar takımınla sözleşmen var. Kendine nasıl bir kariyer planı çizdin? Bundan sonrası için hayallerin, hedeflerin neler?

Her genç oyuncu gibi ben de Real Madrid, Barcelona ya da Premier Lig'in büyük takımlarında oynamak isterim. Özellikle İspanya ve İngiltere'yi çok istiyorum. Bunun için çok çalışmam gerekiyor. Kendimi bu konuda motive etmiş durumdayım. Daha 20 yaşındayım. İnşallah bir gün bunu başarırım.

2014 yılından beri ay-yıldızlı takımlarımızda forma giyiyorsun. O formayla sahaya çıktığında neler hissediyorsun?

Millî Takımlarda forma giymek, Almanya'daki halimizi de çok etkiliyor açıkçası. Türkiye'ye geldiğim zaman çok seviniyorum. Ayaklarım yerden kesiliyor. Resmen uçarak geliyorum Millî Takım'a… Türkiye kesinlikle çok daha sıcakkanlı. Alman Millî Takımı'nı da gördüğüm için çok rahat kıyas yapabilirim. Türk Millî Takımlarındaki ortam kesinlikle daha sıcak, daha sevecen. Buraya geldiğim zaman evime gelmiş gibi oluyorum. Kendi evimdeki ortam nasılsa, aslında buradaki ortam da öyle. Bu sözlerimden Almanya'ya kötü dediğim anlaşılmasın. Sonuçta Türkiye benim kendi kültürüm. Yemekleri bile farklı. Arkadaşlık daha cana yakın. Bu yüzden de motivasyonum çok daha farklı oluyor.

Her oyuncu gibi sen de A Millî Takım'ın hayalini kurdun ve bugün bunu başarmış bir şekilde karşımızdasın. A Millî Takım'ın şu ana kadar gözlemlediğin farkları neler? Kendini burada nasıl hissediyorsun?

Çok mutluyum. Hep gözümün önüne bir sahne geliyor… 2008 Avrupa Şampiyonası'ndaki o muhteşem maçları biz Almanya'da TV'den izledik. 10 yıl önce bu takımla sevindik, bu takımla üzüldük. Oradaki ağabeylerimiz sahada ter dökerken biz TV başında heyecandan yerimizde duramıyorduk. Şimdi ben buradayım. Düşünüyorum, 10 sene önce TV'den izlediğim takımın içindeyim. Bu anlatılması çok zor bir duygu. Çok mutlu ve gururluyum. Mehmet ağabey (Topal) o zamanlar bu forma için ter döküyordu. Bugün beraberiz. Cenk ağabey ve diğer ağabeylerle beraberiz. Bu çok güzel bir duygu…

A Millî Takım'a yükselen genç oyuncuların bazıları bu şansı sonrasında iyi kullanamadı ve kariyerlerinde düşüş yaşadı. Böyle bir gerçek tehlike başucunda var. Bu tehlikenin farkında mısın ve kendini korumak için önlemler alıyor musun?

Farkındayım çünkü kendi kulübümde de bu tehlike var. Bazen çıkıyorum, bazen inebiliyorum. Daha gencim. Bu yaşlarda hatalar oluyor. Sabır göstermemiz, daha çok çalışmamız gerekiyor. En önemli şey sabır bence… Silinip giden çok oyuncu var, evet bunu biliyorum. Buraya geldiğim zaman kendimi göstermeliyim. Çünkü gösteremezsem başkası çağırılacak. Buraya geldiğim zaman idmanları çok iyi değerlendirmeliyim. İyi çalışmam gerekiyor.

Teknik Direktör Mircea Lucescu ile nasıl bir ilişkin var?

Lucescu, Hertha Berlin ve Mainz 05 ile oynadığımız maçları izlemek üzere Almanya'ya geldi. Benimle ilgili düşüncelerini anlattı. Takımı gençleştirmek istediğinden bahsetti. Ben 19 yaşındaydım. Tayfur Havutçu Hocamla da konuştuk. Rusya, Tunus ve İran maçlarının kadrosuna çağrılmıştım. Bugün yine buradayım. Geçen sefer U21'de oynamıştım. Maç eksiğim olduğunu ve oynamam gerektiğini söylemişti. Yani düşününce bu durum bile çok güzel bir şey. Lucescu beni her türlü düşünüyor. Bir kenara atmıyor. Benimle ilgili planları var. U21'de maç oynayıp, eksiğimi kapatmamı istiyor. Bunu da öylesine söylemiyor. Genç oyuncularla ilgili sürekli planları var. Bunları çok düşünüyor. Değer görmek çok motive edici bir şey. Türkiye'yi seçtiğim için hiçbir zaman pişmanlık yaşamadım. Çünkü burada çok değer görüyorum.

Her futbolcunun kendisine örnek aldığı oyuncular vardır. Sen hangi oyuncuları, hangi yönleriyle kendine örnek alıyorsun?

En beğendiğim oyuncu Lionel Messi. Onu çok yakından takip ediyorum. Benim örnek aldığım demeyeyim de beni benzettikleri oyuncu ise Zinedine Zidane. Tabiî benim yaşım kendisini izlemek için yetmiyor. O futbolu bıraktığı zaman ben 8 yaşındaydım. Stilimi ona benzetiyorlar. Zidane'ın maçlarını hep YouTube'da izledim. Şu an Schalke 04'ün teknik direktörü Domenico Tedesco benim U17 takımından eski hocam… Kendisi beni Zidane'a çok benzetiyordu. Takımdaki çok arkadaşım da beni Zidane'a benzetiyor. Bu güzel bir şey…

Bugüne kadar unutamadığın en güzel anıların nelerdir?

2. Bundesliga'da şampiyonluk yaşadım. Profesyonel olduğum ilk sezonumdu. Orada 21 maç yapmıştım. 2 gol, 3 asistim vardı. 2. Bundesliga da olsa kaç kişi şampiyonluk yaşıyor ki? İlk sezonumda şampiyonluk yaşamak gerçekten çok güzel bir duyguydu.

Almanya'da nasıl bir hayatın var? Boş zamanlarını nasıl değerlendiriyorsun?

Türk arkadaşlarımla yemeğe çıkıyorum. En önemli özelliğimi sizinle paylaşayım. Ben müzik yapıyorum. Evime stüdyo kurdum. Kendi çapımda rap müzik yapıyorum. Sözler yazıyorum ve müzikle birleştirip söylüyorum. Ama bunu daha çok kendi arkadaşlarım için yapıyorum. Almanya'da rap müzik yapan çok sayıda Türk var. Bir de rap müzisyeni arkadaşım var. Onunla vakit geçiriyorum; o da beni destekliyor. Müziğimi onunla paylaşıyorum. Müziklerimi Youtube'a koymayı ise düşünmüyorum.