F.BAHÇE Yöneticisi Mahmut Uslu, Zorya için “Taş gibi takım” demişti. Hem gruptaki maçlar hem de Ukrayna Ligi’ndeki performansına bakılınca haksız değildi. Zorya genç kadrosunun sağladığı atletik yapısıyla ilk yarıyı domine etti. F.Bahçe’nin yapması gerekeni Zorya uyguladı. Hem dar alanda oynadı hem pres yaptı, kazanılan topları hızlı şekilde kaleye götürdü, F.Bahçe’nin oyun kurmasını engelledi, bütün futbolcular arasındaki pas trafiğini kesti.ASLINDA deplasmana gelen bir takımdan daha fazlasını yaptı. Petryak ilk yarı Şener’in kanadını koridor gibi kullandı ve oynadığı sürede maçın en etkili ismiydi. En etkisiz ismi maalesef yine Emenike oldu. F.Bahçe’yi 1 kişi eksik oynatmakla birlikte bütün takımın dengesini bozdu.VAN Persie, F.Bahçe’nin oyun aklı. Bunu son maçlarda daha iyi görüyoruz. Emenike bu rolü üstlenebilecek kalite ve tecrübede değil. O çıktıktan sonra her şeyin düzelmesini Stoch’un girmesine bağlamak doğru bir analiz olmaz. Çünkü oyun aklı görevini Sow üstlendi. Yani Senegalli’nin top F.Bahçe’deyken pozisyon alması başta Alper olmak üzere birçok oyuncunun performansını arttırdı. Alper iyi oyununu goldeki ortasıyla süsledi.STOCH BİR SİLAH 2. yarı itibariyle F.Bahçe takım halinde iyi oynamaya başlarken Şener, Josef ve V.Şen’in performansları da ön plana çıktı. F.Bahçe daha hızlı oynarken daha estetik bir yapıya büründü. Bazen bir oyuncu takımın kaderini etkiler, o isim Emenike’ydi. Bazen de bir gol galibiyet yolunu açar, onu da Stoch attı.STOCH aslında önemli bir silah. Bunun örneğini defalarca gördük. Hem mental hem de oyun disiplini açısından iyi işlenirse 3 kulvardaki yorucu maç trafiğinde faydalı olabilir.MAÇI tribünden izlerken Advocaat’ın kenardaki heyecanı ve gollerdeki sevinci dikkatimi çekti. Artık takımı tanıyor, maçlara dokunabiliyor. Sanki 70 yaşında değil de mesleğe yeni başlamış bir teknik adam gibi şevk ve istekle oyuncularını yönetiyor. Bundan sonra F.Bahçe’nin yolu açık gözüküyor.