LİG ve Avrupa’da arka arkaya oynanan maçların altından aynı kadroyla kalkmak kolay değil. Bu, sadece F.Bahçe için değil, her takım için geçerli. Jose Mourinho bile Real Betis mağlubiyetinin ardından maç takvimin sıkışıklığından şikâyet etti. Fatih Terim, Elazığ’da rotasyona gitti. Elinizdeki kadronun genişliği kadar, yedeklerinizin hazır olması bu noktada önemli. AYKUT Kocaman, uzun süredir aynı 11’le sahaya çıkıyor. Marsilya’ya bırakın maç yapmayı, tatil için gitseniz yorulursunuz. Maçın ilk yarısındaki diri G.Birliği’ne karşı F.Bahçe’nin yaşadığı sıkıntının ana nedenlerinden biri buydu. İkincisi orta sahanın verimsiz kalmasıydı. Baroni, Meireles, Mehmet Topal defansif orijinli. Adam geçme, dripling yapma özellikleri varla yok arasında. Özellikle Baroni, bir teknik direktör için hiç de kolay bir oyuncu değil. Adeta papatya falı gibi. İlk yarının en kötülerinden biriyken, 2. yarı G.Birliği savunmasının çöken sağ kanadında pozisyonlar ve gol hazırladı. FARK ORTAYA ÇIKTIF.BAHÇE çok pas yapan ancak ağır oynayan bir takım. Bunu verime dönüştürmek için futbolcuların rakip ceza alanı çevresinde sürekli hareketli ve boş alanlara koşular yapması gerekir. Sow maçın en kritik anında gol attı. 2. yarıda oyundan düşen ve mücadele gücü biten G.Birliği savunması arkaya yaslandı ve oyunu tamamen kontratağa çevirdi. Aykut Kocaman’ın Sezer’i oyuna alması, orta sahaya gelen hareket, hücumdakilerin kıpırdanışı maçı F.Bahçe’nin lehine çevirdi. Her golün hazırlanışı, zamanlaması ve son vuruşlar çok iyiydi. F.BAHÇE, duran toptan atıyor, frikikten atıyor, uzaktan, yakından her şekilde gol atıyor. Maç içindeki istikrarsız oyununa rağmen kazanmayı biliyor. Dün akşamki oyunun karşılığı belki bu skor değildi ama bazı isimlerin farkı bu tür maçlarda ortaya çıkıyor. Sow, Kuyt, Hasan Ali, ikinci yarıda biraz Baroni ve Aykut Kocaman maçın en iyileriydi.