Bu tür maçlar, kötü günler geçiren bir takım için fırsattır. Sizde dünya yıldızları forma giyse de, onlar eksik olsalar da ligler arasındaki seviye dengeleri değiştirebiliyor. İlk yarı bunun çok çarpıcı örneğine şahit olduk. Top ne zaman Schalkeli oyuncunun ayağına gelse, en az 2 metre yanında mavi formalı biri bitiyordu. Bozuk zemine rağmen sürekli hareket halinde, isabetli paslar yapan ve organize hücum eden bir takım izledik. Özellikle Riera’nın kanadında neredeyse çim kalmadı. Dany defalarca kademeye girip, kendi pozisyonunu kaybetti. Sebebi, hazır olmayan Sneijder ve kötü gününde olan Hamit’in yanı sıra Drogba ile Burak’ın topsuz alanda takım savunmasına yeterli desteği vermemeleriydi. KÜÇÜMSEMEDİLER AMA...Rakip ise alanı mümkün olduğunca daralttı. Bu yüzdendir ki, G.Saray ilk yarıda neredeyse 3 pas yapamadı. Kötü oyuna rağmen soyunma odasına önde girmek çok değerli olacaktı. 45’te golün yenmesi hayâl kırıklığı oldu. Riera, önünde Semih kademeye girerken, yani bariz gol şansı yokken, Farfan’ı neden düşürmedi aklım almıyor! Terim'in devre arası Sneijder- Amrabat, ardından Hamit-Eboue hamleleri, ibreyi G.Saray’a çevirdi. Belki çok pozisyon bulamadık, geriye çekilen Schalke savunmasının kilidini çözemedik ama doğru oyun buydu. Belki de Sneijder’in ilk 11’de değil, daha sonra girmesi daha iyi bir tercih olabilirdi. Öyle bir maçtı ki, skor iki takımın da lehine bitebilirdi. G.Saray’ın Schalke’yi küçümsemediği kesin; ama kamuoyu öyle bir hava yarattı ki herkes galibiyetten emindi, hatta ‘kaç fark atarız?’ sorusuna cevap arıyordu. Dün gece bazı gerçeklerle bir kez daha yüzleştik! Bu arada evet, zemin felaketti; peki Almanya’da halı gibi çimlerde oynayan Schalke’nin bundan daha fazla zarar görmesi gerekmez miydi? Hakem, 75 dakika harika yönetim gösterdi fakat son 15 dakikada vermediği kartlarla Schalke’nin maçı 11 kişi bitirmesine yardımcı oldu! 1-1 iyi skor değil ama Schalke elenmeyecek bir takım değil!