3 gün önce Plzen maçı, 1 ay içinde 17. maç; sadece dile kolay. Bir de bunun üstüne, 90 dakika önce, şampiyonluktaki rakibiniz Kayseri’den güle oynaya dönmüş. Bu şartlarda ligin en zor deplasmanlarından birine çıkmak hem fizik, hem de psikolojik olarak hiç de kolay değil. Tüm olumsuzluklara rağmen maça iyi başlıyorsunuz. Yıldızı her geçen gün daha fazla parlayan Salih’in mükemmel golüyle öne geçiyorsunuz. Ve sonra tıpkı geçen haftaki gibi Emre sakatlanıyor, işler tersine dönüyor. O an Aykut Kocaman, yaptığı değişiklikle belki skorun değil ama maçın kaderiyle oynuyor! Yanında M.Topuz ve Baroni dururken Selçuk’u sokuyor ve diyor ki takımına savunun! Üstelik oynanacak daha 80 dakika varken.KLASİK BİR GOL...Emre'nin çıkışıyla, savunma ve orta saha arasındaki köprü yıkıldı. Bir de bunun üstüne, ceza alanına çekilince iyi savunma yaptığını düşünen sarı- lacivertliler baskı yemeye başladı. Ve milyonların o dakikalarda tahmin ettiği gibi kalesinde golü de gördü. Maçın en etkili isimlerinden Tita çok güzel bir gol attı. Top Antalyaspor’da olunca, doğal olarak onlar oynuyor, F.Bahçe izliyordu. İmdada ise ilk yarı biterken Gökhan-Sow ikilisi yetişti ve klasik bir F.Bahçe golü izledik. İkinci yarıda Mehmet Özdilek, en iyi savunmanın hücum olduğunu düşündüğü için risk aldı ve tüm kozlarını sahaya sürdü. Buna karşılık 55’ten sonra 10 dakikalık süre içinde F.Bahçe’nin iyi oyunu ve pozisyonları vardı. Aykut Hoca’nın Selçuk hamlesini eleştirsek de, Baroni ve Topuz’u zamanında alarak fizik olarak düşen takımını ayakta tuttu. Tempo olarak düşük bir maç izledik. Antalyaspor’un ligin 2. yarısındaki sıkıntıları devam ediyor. F.Bahçe ise G.Saray’ın kazandığı haftada şampiyonluk yolunda en kritik galibiyetlerinden birini aldı...