3. dakikaya kadar iki takım arasındaki tek fark, formalarının rengiydi. F.Bahçe, bırakın şampiyonluğa oynamayı, lige havlu atmış gibiydi. Puan verseniz 5 üzerinden 2 alacak futbolcu bile yoktu! Tüm yük Sow ve Webo’nun üstüne binmiş, bekle ki şapkadan tavşan çıkartsınlar. Skor, takım oyununa değil, ancak bireysel performanslara bağlıydı. Bekir-Egemen top rakip alandayken bile kendi kalesinin önünde. Meireles-Baroni orta alanda bir sağa bir sola oynayıp, rakip kaleye adım atmıyorlar. Kenarda M.Topuz ve Caner orta yapmamaya yemin etmişler. Böyle bir tabloda iyi oyun beklemek mümkün mü! Aykut Kocaman, bir şeylerin değişmesi için oyun içinde hamlesini yaptı ve Sow’u kenara çekip, Caner’i içeri sürdü. Tam o anda Sow’un müthiş füzesi ve verilmeyen golüyle maç yeniden başladı. Hakemlerin büyük hatası, F.Bahçe’nin üzerindeki ölü toprağını kaldırdı. Futbolcular hırslandı, taraftar uyandı. İlk yarının sonuna kadar süren 7 dakikalık iyi oyun, 2. devre ile devam etti ve nitekim gol geldi. F.Bahçe’ye yakışan, o golden sonra aynı baskıyı sürdürüp farkı arttırmaktı. Ancak, sezonun geri kalanında olduğu gibi bunu görmek yine mümkün olmadı. Topu rakibe hediye eden F.bahçe, oynamayı bırakıp Akhisar’ı izlemeye başladı. KUYT BİLE İSYAN ETTİ!Maçta, ciğerleri parçalanırcasına koşan Kuyt bile bu duruma isyan etti. Şu bir gerçek ki, rakibin gücü ne olursa olsun Emre’siz F.bahçe’nin bir maçı kontrol etmesi imkansız gibi. Ne Baroni, ne Meireles, ne de diğerleri Emre’nin katkısına ulaşabiliyor. F.Bahçe yine idare ederek oynadı ve kazanmayı başardı. 3 puan Lazio maçı öncesi tabii ki önemli; ancak sahadaki oyunun tümüne baktığımızda -perşembe için sadece Sow, Webo ve Kuyt umutlandırıyor.