MAÇI izlemeyen ve F.Bahçe’nin penaltılarla kazandığını duyan biri, galibiyeti ister istemez hafta içinde yaşanan gelişmelere yormuştur. “F.Bahçe TFF’ye gitti, sonra basın toplantısı düzenleyip hakemlere isyan etti ve 2 penaltıyla istediğini aldı.” Peki, ya izleyenler? Muhtemeldir ki; “F.Bahçe, farkı kaçırdığı bir maçı adeta acı çeke çeke kazandı” demişlerdir. İLK 15 dakika sonrasında sahada G.Birliği diye bir takım yoktu. F.Bahçe presle birlikte kazandığı toplarla pas yaparak kontrolü eline aldı, sonra da özellikle Gökhan Gönül’ün kanadını kullanarak akın akın rakip kaleye yüklendi. Deplasmanların en az gol atan takımı G.Birliği, hücum yapamamakla birlikte defansta da çok dağınık bir görüntü çizdi. Emenike, Sow ve Kuyt biraz becerikli olsalar, kilit ilk yarıda çözülmüştü. Özellikle Emenike, gol atma sevdasıyla pas yerine gereksiz şut ve çalımlarla oyunu zorlaştırdı. ALPER sahanın yıldızıydı. Sahayı dikine kat etti ve geçmiş maçlara göre arkadaşlarıyla daha çok yardımlaştı. Mehmet Topal, geriye yaslanan takımlara karşı daha etkili oluyor. Hem defansif görevini yaparken zorlanmıyor hem de hücuma katkısı artıyor. Gökhan Gönül maç boyu, Caner ise ikinci yarı pozisyon zenginliğinin başrol oyuncuları oldu. İKİSİ POZİSYON DA PENALTI!ERSUN Yanal, puan kaybedilen maçlarda Salih’i almamakla hata yaptığını, 2. penaltı öncesi Alper’e attığı pasla anlamıştır umarım. Genç oyuncunun kafası hep rakip kalede. Eksikleri tabii ki var, ama bu bakışı bile onu, aynı mevkideki takım arkadaşlarından ayırmaya yetiyor. HAKEM Cüneyt Çakır’ın kararlarına gelince; penaltıların ikisi de bence doğru. Kulusic’in sakarlıklarına sadece dün akşam değil, geçmiş maçlarda da şahit olduk. Ancak, Gosso’nun bu maçta nasıl kart görmediğini anlamakta zorlanıyorum. Neredeyse 10 faul yaptı, en az 1’i direkt kırmızı kartlık. Başa dönersek, F.Bahçe belki penaltılarla kazandı ama ilk dakikalardaki bocalamasının dışında, neredeyse 80 dakikadaki oyun ve pozisyon üstünlüğüyle hak ettiği 3 puanı aldı.