DÜN akşam ilk yarım saatteki F.Bahçe, beni 1.5 ay öncesine götürdü. İngiltere liginde, 20 dk içinde Arsenal’a 4 gol atan Liverpool’a benzettim sarı-lacivertlileri. Pres ve temposuyla rakibine sahayı dar eden, hızlı ve isabetli paslarıyla keyif veren, en az 5 net pozisyon bulan ve hatta kalecisi Volkan’ın varlığını unutturan, şampiyona yakışır şekilde ligin en iyi futbolunu izletti herkese. Başta, savunma arkasına attığı enfes paslarıyla Salih, sonra Meireles, Gökhan Gönül ve istikrarlı oyunuyla Mehmet Topal öne çıkan isimlerdi. F.BAHÇE’NİN Liverpool’dan farkı, Bursaspor kalecisi Frey’in sezonun en iyi maçını çıkarması ve 30 dakika içinde farkın önüne geçmesiydi. İlginç olan ise o kadar net fırsatlara rağmen golün, Basser’in büyük hatasıyla gelmesiydi. BURSA’NIN en büyük şansı, soyunma odasına tek farkla gitmesi oldu. 2. yarıda roller değişti ve F.Bahçe’nin ilk yarı yaptığını bu kez Bursaspor uygulamaya başladı. Mesafeyi kısalttılar ve orta saha çalışmaya başladı. Hem topla daha çok oynadılar hem de pozisyon buldular. Tıpkı Frey gibi, bu kez Volkan, sarı-lacivertliler için maçın kaderini belirleyen isim oldu. ŞİMDİDEN KUTLAYINİKİNCİ ve üçüncü goller ile birlikte sadece maçın skoru değil, ligin de şekli belirlendi. Ersun Yanal, sezon başından bu yana, iyi veya kötü sonuçlar fark etmeden her maç sonrası “Biz şampiyon olacağız” dedi. Çünkü, Yanal gibi iyi bir hoca elindeki takımın potansiyelinden emindi. Tüm futbolcularından %100’e yakın performans almasa da, sakatlıklara veya hakem hatalarına rağmen takımına güveninden vazgeçmedi. Bu inancı, futbolcularına da aşıladı. BU takım, Ersun Yanal’ın hayalindeki 100 gol barajını belki aşamadı ama Webo-Emenike-Kuyt-Sow dörtlüsünün 41 golüyle birçok takımın toplamını geçti. Ama her şeyden önemlisi, en yakın rakiplerine, bir maç eksik, 10’ar puan fark attı. Böyle bir takımı tebrik etmek ve F.Bahçe’nin şampiyonluğunu şimdiden kutlamak lazım.