AVRUPA Şampionası elemelerinde ilk yarıyı 5 puanla kapatmıştık. O dönemde Fatih Hoca ve öğrencileri ne kadar eleştirildiyse, şimdi de övgüyü hak ediyor. “Ama” ile başlayan cümle kuranlar olacaktır, Fransa’ya gitmemize gölge düşürmek isteyenler de! Çünkü bu ülkede başarılara hep bir kulp takılmıştır ve o sevinç asla doya doya yaşatılmamıştır. BİR gün önceki basın toplantısında, Fatih Hoca ve Arda’nın sözleri hangi psikolojide olduklarını gösteriyor. Her kritik maça dişlerini sıka sıka hazırlanıyorlar; çünkü sadece rakibi değil, içimizdeki rakipleri de yenmek için sahaya çıkıyorlar. 16 yıl önce Mustafa Denizli ne hissettiyse, bugün Fatih Terim’in yaşadıkları da aslında aynı.BU DİRİLİŞ ÇOK KIYMETLİMİLLİ Takım’ın “dirilişi” son 7 yılın en kıymetlisidir. Her şey bitti derken, önce Eyfel’in ucunu gördük, sonra bileti cebimize koyduk. Bunun düne yansıyan motivasyonu kadar, stresi de vardı. Tıpkı Prag’daki gibi, ilk dakikalarda “tedirginlik” zaafımızdı. Terim’in prensibi, savunmayı hücumla yapmak olsa da, eldeki skor bazı mecburiyetleri de beraberinde getirdi. Dünkü 65 dakikalık oyunun özeti buydu.GÖZÜMÜZ sahadayken, kulağımız Amsterdam ve Riga’daydı. Hollanda nakavt olmuş, Kazaklar deplasmanda golü atmayı başarmıştı. Fatih Terim, B planını devreye soktu. Artık risk zamanıydı ancak Gökhan Töre, bir çuval inciri berbat ediyordu. 10 kişi kalmamıza rağmen, gol için elimizden geleni yaptık. Selçuk İnan’ın golünden sonra ne yaşadığımı bir ben bir de Allah bilir.ÇOK İHTİYACIMIZ VARDIEN son 2008’de bu kadar heyecanlanmış, elim ayağım titremiş, nabzım tavana vurmuş, gözlerim dolmuştu. Duygularımı anlatmak için bu satırlar yetmez. Büyük acılar yaşadığımız şu günlerde buna o kadar çok ihtiyacımız vardı ki...TEŞEKKÜRLER Fatih Hocam, alnınızdan öpüyoruz çocuklar. Konya Arena’yı doldurup başarıda pay sahibi olan güzel insanlarımıza da teşekkürler....