Gazete Vatan Logo
Futbol Galatasaray fena karıştı

Galatasaray fena karıştı

Chelsea karşısında sahada güçsüz ve dağınık bir görüntü çizerek elenen Galatasaray'da takımda bölünmüşlük, yönetimde kavga, tribünde tehdit var!

Galatasaray fena karıştı

Florya'da Selçuk Drogba'ya bayrak açtı. Londra'da yöneticiler Adnan Nas ve Mehmet Cibara yumruklaşmanın eşiğine geldi. Genel Kurul üyeleri Sedat Doğan'ın üzerine yürüdü. ultrAslan yaptığı açaklımayla yönetimi, futbolcu ve teknik heyete adeta aba altından sopa gösterdi.

Gökmen Özdemir, 3puan.com'a Galatasaray'da son günlerde Florya ve Londra'da yaşananları yazdı...

Ligde şampiyonluk yarışında Fenerbahçe'nin 8 puan gerisinde kalan Galatasaray'da Chelsea maçı son umuttu. Herkes "Bu turu geçersek sezonu kurtarırız" düşüncesindeydi. Ama hayatta her zaman planladığını yapamıyorsun işte! Londra'da şapka düştü kel göründü. Takımdaki dağınıklık tavana vurdu. Yönetimdeki kavga su üzerine çıktı. Genel kurul üyeleri bile yöneticilerle sert tartışmalar yaşadı. Yumruklaşmaların eşiğinden dönüldü. Taraftar Florya'ya daha önce yaptığı ziyaretin (!) bir benzerini bu kez yazılı şekilde tekrarladı, sopayı gösterdi.

SELÇUK DROGBA'NIN DOĞUM GÜNÜNE KALTILMADI

Olaylara Florya cephesinden başlayalım. Selçuk-Burak ikilisinin özellikle bu sezon başından bu yana başta Drogba olmak üzere diğer yabancılara cephe aldığı net şekilde biliniyordu. Ama 11 Mart 2014'te yaşananlar herkesin birbirine karşı olan sevgisizliğinin ilanı oldu. Drogba'nın doğum günü kutlamasına Selçuk katılmadı. Soyunma odasında yapılan pasta kesiminde bir tek takım kaptanı Selçuk İnan yoktu. Bunu normal karşılayabilirsiniz. Fakat sonrasında Burak Yılmaz'ın tavırları anlaşılır gibi değildi. Burak kutlamalarda yer almış, çekilen görüntülerde ve fotoğraflarda bolca boy göstermişti. Ardından yana yakıla GSTV çalışanlarını aradı Burak... İsteği net ama takımın dağıldığının resmiydi: "Lütfen benim görüntülerimi ve fotoğraflarımı kullanmayın. Yoksa Selçuk çok bozulur bu doğumgününe katıldığıma." İsteği yerine getirildi ne GSTV'de ne de internet sitesindeki fotoğraflarda tek bir görüntüsü yer almadı.

Bu tavırların sebebini anlamak belki zor. Ama Drogba'nın Mancini'ye "Selçuk ve Burak bana pas atmıyor!" şikayetleri onlarında kulağına gitmişti. Kırgınlıkları belli bir sürede kızgınlığa dönmüş, bu bir iç hesaplaşma malzemesi haline gelmişti. Fakat yapmamaları gereken bir şeyi yaptılar. Durumu sahaya yansıttılar. Bakmayın siz gollerdeki sevinçlere. Arena'da taraftardan çekiniyorlar. Yoksa doğum günü kutlamasını (!) hatırlarsanız birbirlerinin yüzlerini bile görmek istemiyorlar.

YÖNETİCİLER YUMRUKLAŞIYORDU

Yönetime gelirsek... Ünal Aysal hızla Türk başkan profiline yaklaşıyor. Başkanın böl-parçala-yönet modeli bu kez çatladı. Aysal yönetimi öyle böldü ki; Londra'da Stamford Bridge'in protokol tribününde Galatasaraylı yöneticiler yumruklaşmanın eşiğine geldiler. Herkese ayrı konuşan, yönetim içerisinde ikilik çıkartan başkan Aysal, 20 kişilik protokol tribünü biletlerini öyle bir pay etti ki, az kalsın Adnan Nas ile Mehmet Cibara yumruklaşıyordu. 20 kişilik kontenjan 10 kişi yemekli loca, 10 kişi normal loca olarak verildi Galatasaray'a.

Başkan da bazı yöneticileri yemekli locaya yanına aldı, bazılarını da yan locaya yolladı. Buna bozulan Adnan Nas protokolde ileri geri konuşup, başkanın yanına aldığı yönetici Mehmet Cibara'ya "Başkanın ibrikçi başı" diyince kızılca kıyamet koptu. Cibara da cevap olarak "Terbiyesiz, ahlaksız adam" çıkışında bulundu. Adnan Nas elini sallayarak "Ben senin ağzı...s..rım" diye bağırınca Cibara yumruğunu kaldırdı tam vuracaktı ki araya girenler olası bir rezaleti önlediler.

Yöneticilerin kaldığı Mayfair Hotel'in önünde ise maçtan bir gün sonra Sedat Doğan direkten döndü. Bilet organizasyonu ile ilgili olarak şikayette bulunun eski yöneticiler ve divan kurulu üyelerine ters cevaplar veren Doğan, camianın en sert isimlerinden Alper Üner'in hışmına uğradı. Alper Üner kendilerine verilen kale arkası biletmere çok kızmış, neden 200 kişilik özel tribünde olmadıklarını soruyordu. Çünkü o biletler loca sahiplerine, divan kurulu üyelerine ve genel kurul üyelerine verilmesine rağmen kendileri pas geçilmişti. Üner ve 12 kişilik arkadaş grubu daha kısa süre önce 1 milyon doları vererek 3.5 yıllık localarını yenilemiş, çoğu divan ve genel kurul üyelerinden oluşan bir ekipti. Bunun hesabını Doğan'a soran Üner "Böyle karar verdik" cevabı alınca "Sen televizyona git anlat derdini. Ben kameramıyım ulan! Senin kim olduğunu biliyoruz. Bize artistlik taslama" çıkışıyla karşılaştı. Alper Üner ve eski yöneticilerden Özer Saraçoğlu, Doğan'ın üzerine yürüyorlardı ki araya girenler olayı daha büyümeden engellediler.

Nisan ayının başında yapılacak olağan mali genel kurulda sular daha da ısınacak gibi duruyor. Başkanın gündeme 5. maddeyi koyarak "Seçim yapalım mı yapmayalım mı?" resti camiayı ikiye böldü. Bir kısım başkanı doğru bulurken, bir kısım ise "Bize blöf yapıyor" diye yorumluyor. Başkanın "Beni ibra edin ben de seçime gideyim" mesajı olarak da algılanabilir durum, seçim kararı çıkması durumunda başkan tarafından "İstenmediğim yerde durmam" diye de kullanılabilir. Ama esas önemli konu şu; başkan ibra edilse ve seçim yapmayalım kararı alınsa bile, gündeme konan son 4 madde kabul edilmezse yönetimin eli kolu bağlanacak.

Başkan Ünal Aysal yola çıkarken ortaya koyduğu profilin tam tersi bir görüntü çiziyor. "Koltuk benim için önemli değil" diyordu sayın Aysal. Ama artık koltuğun tadı onun bile başını döndürdü. Kendisini sürekli koltuğu kaybedersin diye tehdit edenlere mavi boncuklar dağıtıyor, onların suyuna gidiyor. O sert, karar alan, akıllı başkan gitti, transfer yapıp gündemde kalan, basını çok seven, takıma yaptığı konuşmayı bile GSTV'den yayınlatan bir başkan geldi. Kimse başkanın takımla ve oyuncularla görüşmesini engelleyemez. Başkan kulübün patronudur. Ama bunun kameraya çekilmesine, yayınlanmasına gerek yok ki! Bir de Bülent Tulun konusu var. Tulun'un icraatları tasvip etmem, yollarını benimsemem. Fakat son süreçte onun da başkan tarafından paravan olarak kullanıldığını, günah keçisi olarak taraftarın önüne atıldığını düşünüyorum. Onun da fazla bir söz hakkı yok. Başkan tek adam modeliyle yönetiyor işleri. Ama taraftar hazır oklarını Tulun'a çevirmişken de "Hayır o yapmıyor, ben yapıyorum" diyemiyor başkan. Aradaki o duvardan memnun gibi. Tabi ya; ya o duvar yıkılırsa!

Taraftarın çıkışına gelirsek. ultrAslan fazlaca kulübün gidişatına müdahil olmaya başladı. Florya'ya yapılan ziyaret (!) ardından siteye konan ültimatom kıvamındaki bildiri. Taraftarın bunları yapmasına gerek yok ki! Tepkisini Arena'da gösterir taraftar. Çıkar beğenmiyorsan protesto edersin. Çünkü taraftarsın. Kombineye, Digitürk'e, Store'a parayı sen ödüyorsun. Sen Bonus kart alıyorsun. Parayı kazandıran ana unsur sensin. Beğenmemek, gidişatın değişmesini istemek en doğal hakkın. Ama bunu aba altındın sopa gösterir gibi siteden bildiri yayınlayarak yapmak? işte burada durup düşünmek lazım!

Anlayacağınız, yönetim, futbolcu, taraftar tezahüratında olduğu gibi, üçlü sac ayağının her ayağı sallanıyor. O tezahüratta hiç hoca ya da teknik direktör olmamıştı. Onun için ben de Mancini'yi bu yazıdan ayrı tutuyorum. Gerçekten de şu tabloda en az payı olan Mancini. Senin futbolcuların saha içerisinde 15-16 yaşındaki çocukları gibi birbirlerine pas atmıyorlarsa, aldıkları 3-4-5 milyon Euro'ların karşılığını profesyonel olarak vermiyorlarsa, yöneticilerin yumruklaşma noktasına geliyorsa, taraftarın sopayı çıkartmışsa, teknik direktör olarak ne yapabilirsin! Tamam taktik önemlidir de Galatasaray'ın problemleri taktiği tekniği aşmış gibi geliyor bana!

(3puan.com)

Haberin Devamı