G.SARAY’IN teknik direktörlük için Skibbe’nin yerine Milli patron Fatih Terim’e yaptığı ama sonra çark ettiği teklifi biraz açalım isterseniz... Öncelikle neden Terim? Herkesin cevabı fazla düşünmeden “G.Saray’ı tanıyor. Kadro iyi. Oyuncuların yarısı Milli. Zaman kaybı olmaz. Hem de yönetimin üzerindeki şimşekleri çeker” olacaktır. Katılmamak elde değil. Ama bence fotoğrafa biraz daha yukarıdan bakmak lazım... G.SARAY futbol şubesi nasıl yönetiliyor? Bu soruyu yanıtlarsak “Neden Terim?” tartışmasının da cevabını bulabiliriz... Yönetim kurulundan iki üye Haldun Üstünel ve Murat Yalçındağ resmen şubeden sorumlular. Futbol AŞ Genel Müdürü Adnan Sezgin de şubenin sorumlusu. Bir de başkan Adnan Polat var. Yani baktığınızda üç başlı bir yönetim modeli çıkıyor ortaya. Mesela futbolcuları Üstünel transfer ediyor, hocayı Sezgin getiriyor, başkan da kimi zaman Üstünel’den kimi zaman da Sezgin’den yana tavır koyuyor. Murat Yalçındağ ise denge noktası. Olanları izliyor, ona göre yorum yapıyor. Çok ‘başlı’ sistemde de çatışmalar oluyor. Ki bu normal. Ama bunların açık şekilde masaya konmaması, Polat’ın ‘herkese mavi boncuk’ sistemi işleri içinden çıkılmaz bir hale getiriyor. ÖRNEK mi? Michael Skibbe... Futbolcuları Üstünel’e aldırtan Polat, hoca konusunda Sezgin’i dinledi. Kendi bulduğu, Florya’da otoritesini sarsmayacak, ondan feyz alacak, fazla pahalı olmayan Skibbe konusunda Sezgin, Polat’ı ikna etti. Ama Haldun Üstünel bu transfere karşı çıktı. “Yapamaz” dedi. Maalesef gelinen noktaya bakıldığında haklı çıktı. Feldkamp’tan sonra, Skibbe’de de hata yapılmıştı. Yani yine bir taraftan iyi işler yapılırken, diğer taraftar yapılan iyi işler riske atılıyordu. Takım iyi kuruluyor ama hoca konusunda Rus ruleti oynanıyordu. ACİL bir çare bulmak lazımdı. Haldun Üstünel ve Murat Yalçındağ imzalı ‘Terim operasyonu’ da aslında buradan yola çıkılarak hayata geçirildi. Amaç Terim’i tek yetkili olarak futbolun başına geçirmekti. Onun gelişiyle her topa girişte ya kendi takım arkadaşını ya da rakibi sakatlayan Sezgin kenara çekilecekti. Terim-Sezgin ikilisinin birlikte çalışması da zaten düşünülemeyeceğine göre Sezgin oyundan çıkacaktı. İleride yaşanacak Futbol AŞ-Sportif AŞ birleşmesinde bu doğal bir süreç olarak yaşanacak. Ama o güne kadar çok geç kalınılabilir düşüncesiyle Sezgin’e erken ve nazik bir operasyon yapılacaktı. Futbolun tepesinde Terim, altında Abdullah Avcı, Tolunay Kafkas ya da Bülent Korkmaz modeli G.Saray’ı hem sportif olarak, hem yönetim modeli olarak futbolda rahata erdirebilirdi. Böylece Terim de “G.Saray’da teknik direktörlük ceketimi duvara asıyorum” lafını yememiş olurdu.ETRAFINDAKİLER UYANDI!AMA operasyon sonuçlandırılamadı. Çünkü Polat projeye sahip çıkmadı. Masaya yumruğunu vurup “Terim’i istiyorum” dese kim Polat’a karşı çıkabilirdi. Polat eski model oyunları seviyor... Her ne kadar “Futbolla ilgilenmiyorum” dese de iplerin elinde olması ona güç veriyor. İpler demişken... O ipin ucunda kim var? TİLKİ (!) dönüp dolaşıp Skibbe, Cevat Güler, Burak Dilmen dükkanına geri döndü. Şimdi o tilki eşofmanları giyip ısınma turlarına da başlamıştır... Geçen sezonun son 6 maçında olduğu gibi... Hoca elbet gider. Meydan ona kalır. Arada Ümit Davala kaynadı. Fatura ona çıkartıldı. Ama bu alışıldık bir durum. G.Saraylı yöneticiler son zamanlarda her kötü gidişin ardından fatura çıkartıyorlar. Ona, buna, şuna... Fakat unutuyorlar. İcranın başında onlar var. DAVALA demişken... “Yusuf’u Skibbe’ye anlatmamakla suçlandı” son olarak. O zaman soruyorum: “G.Saray Bursaspor ile sezon başında Bursa’da maç yaptı mı? O maçta Yusuf oynadı mı? Oynadıysa performansı nasıldı? Ve eğer Skibbe o maçta takımın başındaysa onu bir kez daha Yusuf konusunda uyarmaya gerek var mı?” Haaa... Unutmadan bir de eskiler konusu var... Bülent Korkmaz, Hakan Şükür, Hakan Ünsal, Ümit Davala, Hagi, Okan Buruk... Florya’da son zamanlarda çok iyi anılmıyorlar. Hepsinin bir kulbu var. Genel olarak ’tavır’ problemlerinden bahsediliyor. Yaa... Yoksa o tavır problemi Florya’daki birilerinde olmasın? Sorarlar adama “Hep sen mi haklısın?” diye...SON gelişmelerden memnun, koltuğunu sağlamlaştıran bir kişi varsa o da Adnan Sezgin’dir. Ama dikkat etsin... Etrafındakiler uyandı. Uyandıkları için de Terim’e gittiler...