G.SARAY’IN büyüklüğünün bir adı vardır... Bu ad kısaca “akıl ve vizyon” büyüklüğüdür. G.Saray, ezeli rakibi F.Bahçe’nin aksine çok güçlü, medyada dokunulmaz, taraftarın ekonomik desteği inanılmaz, politik gücü ulaşılmaz bir kulüp değildir. Tersine iç dinamikleri doğru çalışmadığında sendeleyen, her aradığında dış destek bulamayan, kendi yağında kavrulmaya çalışan bir yapıdır G.Saray... KENDİNE göre gelenekleri ve farklı bir bakış açısı vardır G.Saray’ın. Rakibi ekonomik alanda ilerideyse, dışarıya açılmaya zaten çok müsait olmayan bünye iyice içine kapanır, yetiştirdiği değerlerle yarışmaya katılır. Aslında son 7-8 yıla bakıldığında da G.Saray’ı zaman zaman ayakta tutan da budur... Fakat gelin görün ki son 7 yılda G.Saray akıl ve vizyon büyüklüğünde tutulma yaşadı. Son iki yıl da bunun zirvesi oldu. OYSA ki G.Saray 15 ayda 4 teknik direktör değiştirecek, yönetimsel kaoslar yaşayacak, ego kavgalarına teslim olacak bir kulüp değildi. Akılla yönetilir, itidalli duruşla ders verir, vizyonuyla kıskandırırdı. Taraftar mantalitesine daha yakın bir yönetim modeline geçiş G.Saray’da sıkıntılar yarattı. Yönetim çevresi dış seslere ve tepkileri çok fazla kulak kabartır oldu. Bunun sadece son iki yılda olduğunu da söylemek zor... Özhan Canaydın dönemiyle birlikte dış tepkiler G.Saray’ı bildiği yoldan çıkarttı. Yiğit Şardan’ın aslında “Çok başlı yönetim” dediği de bu olsa gerek... Haddinden fazla çok sesli yönetim!DERWALL ÖĞRETMENDİGÜNÜMÜZE dönersek... Frank Rijkaard seçimi ile G.Saray’ın vizyonuna ve aklına yeniden kavuştuğunu rahatlıkla söyleyebiliriz... Rijkaard her ne kadar kaderi topun çizgiyi geçmesine bağlı olsa da G.Saray’ın özlediği bir markadır... G.Saray’a saha içerisinde karakter katacaktır. Ama bir şartla... Yönetim tarafından desteklenir, taraftar tarafından sabır görürse... Son hoca seçimleri hep tartışılır oldu G.Saray’ın... Değil camiada, yönetimde bile ayrılıklar vardı isimler üzerine... Bu kez seçimi tek kişi yaptı, Haldun Üstünel... Tek başına karar verebildiğinde neler yapabildiğini bir kez daha gösterdi. Ve bu kez o da hatalarından arınıp seçiminin arkasında da duracaktır. Yani Rijkaard’ın... İşte o zaman G.Saray’ın ortaya koyduğu vizyonun ve aklın bir değeri olur. İşte o zaman G.Saray yönetimi bu hareketiyle şaşırttığı (!) kamuoyunun önünde bir duruş sergiler. İŞTE bütün bu sebeplerden dolayı Rijkaard’ın gelişi Derwall’in G.Saray’a gelişi kadar önemlidir... Rijkaard bir vizyon ve akıl ürünüdür. Ondan faydalanmaksa yöneticilik öğretisi, hatta becerisidir. Polat yönetiminin esas sınavı şimdi başlıyor...