27 Şubat 2010 tarihli olağan mali genel kurul sonrası G.Saray’ı masaya yatıralım... 27 Mart’taki başa baş geçecek başkanlık seçimleri öncesi bir fotoğraf çekmeye çalışalım...ÖNCELİKLE.. Görüntü çok sağlıklı değil. 850 üyenin hatta daha üzerindeki katılımla gerçekleştirilen kongrede camiada uzun zamandır başgösteren ’kutuplaşma’nın zirve yaptığı ortaya çıktı. G.Saray; Liseli-Liseci-Alaylı, Polatçı-Öztürkçü, taraftar-kulüp üyesi gibi parçalara bölünmüş. Bu şartlar altında 7542 üyenin oy kullanma hakkına sahip olduğu seçim kongresinden kim galip çıkarsa çıksın, “istediğini rahatlıkla yapabilecek güçlü bir iktidar” olarak çıkamaz, çıkamayacak! SAFLAR sürekli yer değiştiriyor. Mesela... Bugün Adnan Polat ve yakın ekibinin “Bunlar liseli. Bizi istemiyorlar” dediği taban 2006 seçimlerinde onlarla birlikteydi. Hatta o “liseciler” Adnan Polat’a “Lütfen Özhan Canaydın’ın listesine gir” diye baskı yapıyorlardı. O dönem Canaydın ve Polat’ın karşıtı olup Yiğit Şardan’ı destekleyen Herşey G.Saray İçin Platformu bugün Adnan Polat’ın arkasında. 2008 seçimlerinde Nazım Durak’a karşı Adnan Polat’a oy veren 2150 civarındaki üyenin bir kısmı, hatta yarısı bugün Adnan Öztürk’ü destekliyor. 10 senedir aidat yatırmamış üyelerin aidatları bile yatırıldı. Bu, iki aday tarafından da yapıldı. Yani anlayacağınız kimin kime oy vereceğini, sandıktan kimin zaferle ayrılacağını kestirmek çok güç. Polat’ın iktidar olarak artı bir gücü var. Sportif başarının kongreyi çoğu zaman etkilemediğini gördük. Ama bugün yüzde 15 bile etkilese bu durum şu seçim ortamında büyük fark yaratır..ÇELİŞKİLER KULÜBÜG.SARAY artık tam anlamıyla çelişkiler kulübü... Yönetimlerin, genel kurulun, muhalefetin her adımı çelişkiler ve bilinmezliklerle dolu. Taraftar takıma ve medyadaki yönetim demeçlerine bakarak mutlu oluyor. Ama ne yazık ki onların kongre üzerinde fazla etkisi yok. Aslında çelişkiler de onları hiç ilgilendirmiyor. Taraftar için takımın sahadaki başarısı, yöneticisinin F.Bahçe’nin üzerine çıkan her demeci bir zafer işareti. Ama dedim ya; ah o çelişkiler.. Gerçekten kulübün ömründen yiyorlar... Sorun çıkartıyorlar..ADA BAHANE!ADA meselesi örneğin.. G.Saray üyeleri ‘Ada’larını halkla paylaşamadıkları sürece kulüplerini nasıl paylaşacaklar? Tamam, işletmecinin Ada sözleşmesi feshedildi... AIG sözleşmesi de zamanında feshedildi... Birçok futbolcunun da sözleşmesi feshedildi... Bu kararlar iyidir kötüdür, mutlaka tartışılır. Ama peki bundan sonra kim G.Saray yönetiminin verdiği söze, genel kurulun aldığı karara inanıp 105 yıllık kulüple eşeği sağlam kazığa bağlamadan iş yapar? Ki inanın Ada konusu G.Saray için incir çekirdeğini doldurmayacak kadar küçük... Fakat simgesel değeri büyük. Ada üzerinden kavga ediyorlar. Sadece güç gösterisi. Yönetim kiralamış, genel kurul daha önce kabul etmiş, yönetim uzatmış, bugün ise genel kurul ‘olmaz’ diyor. Gel de şaşırma..ASLINDA bu sürecin miladı Faruk Süren’in arkasına teneke bağlanıp gönderilmesidir. Süren’in gidişiyle G.Saray’ın bütün taşları yerinden oynamıştır. Yönetimler, başkanlar, muhalefet, lobiler, sahada mücadele eden takımlar hepsi güven ve güç kaybetmiştir. Faruk Süren 5 yıllık iktidarında 19 genel kurul kararı almış ama hiçbirinde ‘Ada’ oylaması gibi komik sonuçlar ortaya çıkmamıştı. Çünkü Süren bu camiadaki her kesime zihinsel üstünlük kuruyordu. Onu aynı zihin gücüyle indiremeyenler belden aşağı çalıştılar. G.Saray tarihinin temsili, vizyonel ve sportif olarak en başarılı başkanına “hırsız” damgası vurdular. Ayrıldığı gün Süren’in bıraktığı borç, bugün son iki yılda G.Saray Futbol AŞ’nin yaptığı zarardan daha azdı.İADE-İ İTİBAR ZAMANISEÇİME 24 gün kala hem Adnan Polat hem de Adnan Öztürk şapkalarını önlerine koyup önce şunu düşünmeliler: “Seçilsek bile istediklerimizi cumartesi günkü kongreyi gördükten sonra rahatlıkla yapabilir miyiz?” Ve tabii ki başka bir acıklı tablo var... İki taraf da cumartesiyi gördükten sonra her bir oyun bile ne kadar önemli olduğunu farkedip artık seçim yönetimleri yapacaklar. “Kim bana kaç oy getirir?” sorusunun cevabı belki onlara seçim kazandırır ama G.Saray uzun süreçte kaybeder...BENİM bir önerim var... Madem G.Saray’ın geleceği sözkonusu ve herkes bunun için çalışmak istiyor. G.Saray’da Faruk Süren başkan olsun. Kendisine iade-i itibar verilsin. Süren’den alınan “Ah” lardan kurtulunsun. Onun altında komik hatalar yapmadan Adnan Polat ve Adnan Öztürk beraber çalışsınlar. Liseli-Alaylı kavgası son bulsun. Şimdi siz buna “Ütopya” diyeceksiniz. İtiraz edeceksiniz.. O zaman size bir soru: “G.Saray tarihinin en başarılı, temsil gücü en yüksek, lobisi en etkili başkanı kimdi?” “İyi de Süren’in de ekonomik açıdan freni yoktu” diyenleriniz de çıkacaktır.. O zaman başka bir soru: “Süren görevi Temmuz 2001’de bıraktı. Ardından 3 Büyüklerde Aziz Yıldırım, Serdar Bilgili, Yıldırım Demirören, Mehmet Cansun, Özhan Canaydın ve Adnan Polat görev aldı... Hangisi ekonomik açıdan mükemmeldi?”***Adnan Sezgin NEREDEYDİ? CUMARTESİ günü mali kongre vardı. Adnan Polat idari ve ekonomik açıdan ibra edildi. Yaptığı konuşmada tüm profesyonel yönecilerine teşekkür etti. Biri hariç hepsi yönetim kurulu masasının arkasında oturuyorlardı. Adnan Sezgin’e ayrıca teşükker etti. Ama o yoktu salonda... G.Saray’ın en çok zarar eden şirketinin Genel Müdürü Adnan Sezgin neden kongreye gelmedi... Birileri ona “Aman gelme ters tepki olmasın mı?” dedi, yoksa kendisi yaptığını bilerek mi gelmedi? Ne de olsa Skibbe tercihiyle, yapıp yapmadığı transferlerle yaklaşık 40 milyon Euro’luk bir faturanın tek sorumlusuydu. Bugün yönetici arkadaşları “Masa başında çok iş yapıyor. Onun gibisi yok” diyorlar... Masa başından kalkmaması galiba hem kendisi hem de Polat için en hayırlısı.. Kalkıp piyasaya çıktığında koltuğu hem kendisi hem de Adnan Polat kaybedebilir. Polat rahat seçim istiyorsa bu alternatifi iyi düşünmeli... ***KADER sadece Keita değil!BUGÜN G.Saray’da önemli bir imza töreni var. Türkiye’nin en prestijli uluslararası futbolcusu Tugay Kerimoğlu G.Saray altyapısının başına geçiyor. Büyük bir hamle. Düşünenleri ve gerçekleştirenleri tebrik ediyorum. Bugün imza töreninde yanında efsane isim Fatih Terim oturacak. İlginç! Tugay, UEFA ve Süper Kupayı göremediyse bu Terim’in onu tercih etmemesinden dolayıydı. Ondan forma bulamadığı için gitti Ada’ya.. Bugün geri dönüyor, yanında Terim... İnsanın “Abdül KADER Keita” diye bağırası geliyor!