SEYİRCİSİZ maç yavan ve bayat bir ekmek gibi. Futbolun büyüsünü, güzelliğini yok etmekten başka da hiçbir etkisi yok. Herhangi bir caydırıcı özelliğini de görmüş değiliz. Bu duruma futbolun kazanacağı farklı bir çözüm üretmek şart. Maça çıkarken 14. G.Saray ile şampiyonluk yarışında nefes nefese koşan Trabzon arasında ilk 45 dakikada herhangi bir fark yoktu. Yabancı birini getirseniz aradaki farkı algılayamazdı. Bu durum Trabzon’un mu yoksa G.Saray’ın mı ayıbıydı? Tartışılır. G.SARAY son maçlara oranla daha disiplinliydi ancak üretkenlikten çok uzaktı. İlk yarının aksine 2. yarıda maçın ciddiyetini ve önemini daha iyi algılayan bir Trabzon vardı. Baskıyı daha önde yapmaya başlayan Trabzon, Jaja ve Burak’ın hareketli oyunuyla gol aradı. Ancak Colman, Selçuk ve Umut kapasitelerinin altında kalınca Trabzon hücum zenginliği standardının altında kaldı. Yattara da beklenen katkıyı sağlayamayınca Trabzon’un imdadına Kazım yetişti. GÖRDÜĞÜ kırmızı kart ile takımını 10 kişi bırakan Kazım’ın çıkması ile Trabzon eksik kalan rakibinin üzerine daha kalabalık ve güvenli gitmeye başladı. Pino’nun bireyselliği ve oyun görüşü eksikliğiyle yakaladığı boş alanları kullanamayan G.Saray fiziksel olarak da son bölümde çöktü.KAZIM ilginçtir F.Bahçe’de olduğu gibi G.Saray’ı da yaktı ve golden sonra daha kontrollü oynayan Trabzon topa sahip olmayı seçti. Bordo-mavililer ilginçtir ligin 2. yarısında 2 farklı bir maç kazanamadı. Bunda Colman başta olmak üzere birçok oyuncunun kendi çizgisinde oynayamamasının büyük etkisi var. Burak zorluyor, çalışıyor ve takımını taşımaya devam ediyor. Ancak Trabzon 6 haftada mutlu sona ulaşmak istiyorsa -ilk 11’de başladığı zaman- Alanzinho, görev aldığı zaman Yattara ve Colman’ın oyunlarını yukarıya taşımaları şart. G.SARAY’I bu durumlara getiren bir numaralı gerçeğin ise takım olamama dışında hücumdaki yetersizlik olduğu bir kez daha bu maçta belgelendi.