MİLLİ Takım İzlanda’ya yenildi. Mesele bu değil. 1 maç üzerinden değerlendirirsek hata yaparız. Zaten 6 yıldır eli-yüzü düzgün bir rakibi resmi maçta yendiğimiz yok!KAVGA, bildiri, kaos, hakaret, nefret, düşmanlık… Son yıllarda futbolumuzu bu kelimeler tanımlıyor. Güven ve huzur ortamı yok. Uluslararası itibar yok. Seyirci ve sponsorlar kaçıyor. Oyun ileriye gitmiyor. Bir girdabın içine girmişiz çıkamıyoruz.SAHADAKİ oyun yavaş ve abartılı derecede faullü. 1 kişi de çıkıp “Türkiye’de güzel futbol oynanıyor” diyemiyor. Sadece “Türkiye Ligi zor” diyor. Hiçbir sektörde uluslararası karşılığı olmayan böyle abartılı ücretler yok. Yerli oyuncular pırlanta, altın gibi.. Sürekli değer kazanıyor. Onları suçlamak yersiz. Sistem böyle. TFF de baktı, yıllardır Milli Takım kötü gidiyor. Kısıtlama getirdi. Fakat bu durum oyuncuları garanti paraya ve rehavete sürüklüyor.STATLAR yapılıyor, fiziki şartlar iyileştiriliyor. Eskiden başarısızlıklarda “tesis yok” diye işin içinden çıkardık. Koşullar çok yetersizdi. Şimdi her Anadolu takımının dünya standartlarında A klas tesisleri var. Ancak olmayan şeyler: Sistem, eğitim ve eğitmen.ALTYAPIDA oyuncuyu yetiştirecek kalifiye eleman, geliştirecek metodoloji ve organizasyon yok. Bir kaç kulüp bu konuda doğru atılımlar yaptı. Fakat herkesin gözü yukarıda. Yarışalım, kavga edelim, 4. yıldızı takalım. 3-5 puan fazla alalım. Yapamıyorsak birbirimizi suçlayalım, hatta gırtlaklayalım..Altyapıya yatırım şartESKİ futbolcular, yeni antrenörlerin de gözü yukarıda. Bir kaç idealist dışında kimse alt yapıda çalışmak istemiyor. Lisansı kapan Süper Lig'de kulüp kovalıyor veya yorumculuk yapmak istiyor. Çünkü ücretler yetersiz ve altyapı kimsenin umurunda değil. Burada kulüpler suçlu.SAÇMA sapan futbolculara yanlış transferler ile milyon Euro dökerken, göndermek için tazminat öderken pro-lisans sahibi bir antrenöre yılda 1 milyon lira veremiyorlar. İspanya, Almanya eğitmene yatırım yaparak ilerledi. En çok pro-lisans ve A lisansına sahip antrenör onlarda. Liglerinde en çok altyapıdan gelen oyuncuya yer verenler de onlar. Biz bu didişme ile bu zihniyet ile bir arpa boyu yol katedemeyiz. Bir kaç yıl sonra da bu girdabın içinde boğuluruz.Peki çözüm ne ? 1-TFF kulüplere zorunlu altyapı kriterleri getirmeli.2-Altyapı antrenörlerinin seviyesi arttırılmalı. (Pro ve A lisans)3-Kulüplerin 25 kişilik sezonluk kadrolarında yabancı sayısı 8 olmalı. Ancak Almanya’da olduğu gibi altyapıdan 8 oyuncu bulundurmak zorunlu olmalı.4-Altyapıdan gelen 8 zorunlu oyuncunun 18 yaşından önce o kulüpte lisansı çıkmış olmalı.5-Antrenör eğitimi katı ve daha detaylı hale gelmeli. Hatır-gönül, yıldız futbolcu kontenjanı kalkmalı. Hakeden, çalışan “gerçekten” sınavları bileğinin hakkı ile geçen Pro-Lisansı almalı.Neo-Türkiye’de futbol-basketbol ve medyaDÜNYA değişiyor, gelişiyor. Devir bilgi ve teknoloji devri.. Artık bilgiye ulaşmak çok kolay. Saniyeler içerisinde her türlü veri avucunuzun içinde.. 3 yaşındaki çocuklar tablet kullanıyor, 6 yaşındakiler yabancı dil biliyor. Yeni kuşaklarda 1 yabancı dil bilmek bile yetmiyor. Bilgi değerli ve sınırsız… Kendini geliştiremeyen, yenileyemeyen, bildiklerini “update” etmeyen, eski fikirler ile ortaya çıkanların yaşama şansı az.FİKİR sahibi olmak için bilmek gerekiyor. Bilmek için de merak etmek, gezmek, okumak, araştırmak… Tabii ki yaşanmışlıklar, tecrübe ve belirli bir entellektüel seviye de şart.Gençler en 'baba' spor yazarlarına taş çıkartırBASKETBOL koçlarımız, yorumcularımız, anlatanlarımızın hepsi yabancı dil biliyor.. Spanoulis’i, Valenciunas’ı, Navarro’yu tüm özellikleri ile en ince detayına kadar size anlatabiliyor. Euroleague’de oynayan tüm takımların analizini, güçlü ve zayıf taraflarını size dikte edebiliyor.ANCAK futbol ailemizde bunu yapabilecek düzeyde kaç kişi var ? Jose Sosa’yı, Pandev’i, Dzemaili’yi veya Anderlecht’i anlatabilen; Arsenal’in taktiksel analizini yapabilecek düzeyde kaç kişi var ?ZEHİR gibi genç blog yazarları var. En “baba” sanılan falanca spor yazarına taş çıkartır. Bırakın Avrupa’yı; Arjantin Ligi'ni bile yutmuşlar. 13-14 yaşındaki çocuklar tüm oyun sistemlerini, dünyadaki tüm oyuncuların özelliklerini biliyor.AVRUPA'NIN en üst düzey ligleri, oyuncuları her gün ekranda.. Artık sığ yaklaşımlar ile, derinliği olmayan söylemler ile oyun kurallarını bile bilmeden ezbere yapılan yorumlar kimsenin karnını doyurmuyor. Gelişebilmek için, ilerleyebilmek için yön verenlerin, talep edenlerin de vizyoner olması şart. Türkiye değişiyor, dünya değişiyor.. Futbol ailemiz de bu değişime ayak uydurabilmeli..