Gazete Vatan Logo
Futbol Mancini'nin aklı Milan'da...

Mancini'nin aklı Milan'da...

Spor yazarı Uğur Meleke ligin ve Avrupa kupalarının zirvesindeki mücadeleye ilişkin Al Jazeera'nin sorularını yanıtladı.

Mancini'nin aklı Milan'da...

Fenerbahçe'nin şampiyonluk hedefine daha rahat ulaşması yolunda rakiplerinin payı neydi?

Uğur Meleke: Fenerbahçe son haftalarda neredeyse hiç yorulmadan şampiyon oldu diyebiliriz. Ligin bitimine yedi hafta kala, iki ezeli rakibinin toplam 26 puan önündeydi.

Aradan üç hafta geçti, iki derbide toplam beş puan yitirdi ama iki rakibinin yine toplam 26 puan önünde! Çünkü Galatasaray ve Beşiktaş, son üç haftada kazanabilecekleri toplam 18 puandan sadece sekizini alabildiler.

Fenerbahçe’ye neredeyse hiç çaba göstermeden şampiyonluk yolunu açmaya devam ediyorlar. Beşiktaş ve Galatasaray kalan dört maçlarının tamamını kazansalar sırasıyla 67 ve 65 puanla sezonu bitirecekler.

Bu puanlar sadece bu yıl için değil, hiçbir yıl için şampiyonluğa yetmez. Süper Lig’in üç puanlı ve 18 takımlı döneminde en düşük şampiyonluk puanı Zico’lu Fenerbahçe’nin 70 puanı. Tarihte 70’in altında şampiyon olan yok zaten. Yani Beşiktaş ve Galatasaray zaten bu yıl şampiyonluk performansı göstermediler.

Beşiktaş ile Fenerbahçe'nin berabere kalması ligin zirvesindeki dengeleri nasıl etkiledi?

Aslında derbi de Pazar 19:00’da değil, Cumartesi 20:45’te başladı. Galatasaray, Kasımpaşa’ya kaybettiğinde hem Fenerbahçe için hem Beşiktaş için derbinin stratejisi değişti.

Beşiktaş bu derbiden bir beraberlikle çıksa ikincilik yarışında iki puan avantajlı konuma geçecekti. Fenerbahçe de bir beraberlik halinde Beşiktaş’la ikili averajı yine eşit tutacak, 12 puan ve 16 averajlık farkı da koruyarak 'şampi...' olarak Pazartesi'ye girecekti. Öyle de oldu.

Bence herkes beraberlik istedi, istedikleri de gerçekleşti... İki tarafa da beraberlik yetiyor. Hava kötü, yağmur şiddetini her geçen dakika artırıyor. Olimpiyat Stadı’nın koşulları da mâlum. Bence 24’te Kuyt o gidişata isyan etmese ilk yarıda fazla bir aksiyon da olmayacaktı.

Ama Fenerbahçe’nin hem isabetli pas, hem de isabetli şut lideri harika Kuyt, harika bir pasla maçın vitesini yükseltti tek başına. Beşiktaş beraberliği Motta ile bulduktan sonra yine rölantideydi zaten her şey.

Peki Beşiktaşlı Dany ile Fenerbahçeli Caner'in dahil olduğu o tartışmalı pozisyon hakkında ne düşünüyorsunuz?

Dany’nin herhangi bir baskı vs. yokken topu diziyle kaldırıp geri pas niyetiyle kalecisine atması, evet, sportmenlik dışı hareket. Tolga topu eline almasa bile hakemin endirekt serbest vuruş ve sarı kart kararı doğru. Bu noktada Halis Özkahya’yı tebrik etmek gerek. Sonrasında Caner’in topu dışarı atması da bir mahalle futbolu güzelliği.

Bence sahadaki 22 futbolcudan hiçbiri kuralı bilmiyorlardı, ne olduğunu anlamadılar ve bir mahalle futbolu kuralını işlettiler, böyle bir serbest atışla gelecek avantajı istemediler. Caner’e de teşekkürler bu jesti için.

Derbiden birer puan kazanarak çıkan Fenerbahçe Teknik Direktörü Ersun Yanal ile Beşiktaşlı meslektaşı Slaven Bilic, takımlarındaki ilk sezonlarında taraftarın kalbini kazanmış gibi görünüyor. Galatasaray'ın çalıştırıcısı Roberto Mancini için aynı şeyleri söyleyemeyiz herhalde.

Evet galiba öyle. Çünkü gerek spor kamuoyu, televizyoncular, gazeteciler gerekse sporseverler altı aydır sabırla Mancini’yi anlamaya çalışıyor ama galiba hiçbirimiz anlayamıyoruz! Şahsen ben de çok saygı duyduğum bir sporcu, spor adamı olan Mancini’yi anlamaya çok çalıştım ama artık çok zorlanıyorum onu anlamakta.

Hafta içinde Bursa karşısında belki de Mancini döneminin en sükseli ve önemli galibiyetlerinden birini aldılar ve anlamsız bir şekilde Kasımpaşa önüne yine kadroyu ciddi biçimde değiştirerek çıktılar. Bursa’da maç zaten 70’te bitmişti, yani fiziksel bir savaş sayamayız oradakini. Bursa çok uzak bir seyahat de değil, yani yolculuk yordu da diyemeyiz.

Öyleyse Bursa kadrosunun iyileri Telles, Veysel ve Yekta’nın oynamamasının, Eboue’nin sol bek çıkmasının ne gerekçesi olabilir ki? Doğrusu oyuncu tercihleri üstünden hoca eleştirisini çok benimsemem ama şöyle açıklamaya çalışayım: Bursa kadrosunu da Mancini seçmiş. Ve güzel bir iş başarmışlar.

Öyleyse kazanan/başaran takımı değiştirmenin ne gerekçesi olabilir ki! İngiltere’de de kural aynıdır, Malezya’da da. İspanya’da da, Çin’de de. Kazanan takım, başarılı takım mümkün olduğunca değiştirilmez.

Benim Mancini’nin bu davranışlarından anladığım mutlu olmadığı. Gitmeyi düşündüğü. Belki de aklının Milan’da olduğu. Doğrusu aklı oradaysa, bedeninin de orada olması daha hayırlı olabilir.
Kayseri Erciyesspor'u deplasmanda 5-0 yenen Trabzonspor'un çalıştırıcısı Hami Mandıralı'yı nasıl buluyorsunuz?
Hami Hoca Erciyes maçını kazanabilir de kaybedebilir de, sorun değil. Ama bir planı, bir hedefi vardı kesinlikle. Ve beni esas ilgilendiren de Erciyes’e beş atmaları değil, bir projeye niyetlenmiş olmaları. O yüzden de saygıyı hak ediyorlar.

Kulübün altyapı organizasyonu 1461 Trabzonspor, eski adıyla Karadenizspor, Erciyes maçında ilk 11’de beş, ilk 18’de dokuz oyuncuyla temsil edildi. İlk 11’de Caner, Mustafa Yumlu, Kadir, Zeki Yavru, Yusuf; kulübede de Zeki Ayvaz, Abdülkadir, Mustafa Akbaş ve Gökhan, bu tedrisattan geçmiş oyuncular. Ve uzun yıllardır Türkiye’de böyle bir altyapı hamlesi görmüyoruz. Doğrusu heyecan verici. Üstüne üstlük bu adamlardan Yusuf goller, asistler yapınca, Zeki Yavru da içine Lampard kaçmış gibi oynayınca heyecanlanıyor insan.

Şampiyonlar Ligi yarı finalindeki Atletico Madrid-Chelsea, Real Madrid-Bayern Münih eşleşmelerinde hangi takımların şansını daha yüksek görüyorsunuz?

Chelsea Teknik Direktörü Mourinho bu seviyelerde kaleye otobüs çekmeyi iyi beceriyor. Daha önce Inter’in başında Barcelona’ya ve Bayern’e karşı bu işleri iyi yapmıştı. Dün gece de Atletico’ya karşı David Luiz-Obi Mikel gibi barajları bir arada orta sahada kullanarak, kenar hücumcuları olarak Ramires ve Willian gibi nispeten savunmacı seçenekleri sahaya sürerek yine otobüs çekti kaleye.

Ama Madrid’den golsüz beraberlikle çıkmış olmaları Londra’da işlerinin çok kolay olacağı anlamına gelmiyor bence.

Rövanşta Lampard ve Mikel zaten cezalı. Cech düzelmezse, Terry düzelmezse ikinci maçta bence işleri zor olacak. Madrid’in üst üste ikinci Şampiyonlar Ligi yarı finali ev sahipliğinde tabii ki gözler Ronaldo’da olacak ama ben Ancelotti’nin onu 11’de kullanacağını zannetmiyorum. Gerçi son idmanı eksiksiz yapmış ama Ancelotti’nin diğer oyunculara güvenini göstermek için Ronaldo’yu kulübede oturtmaktan çekinmeyeceğini düşünüyorum. Zaten Ronaldo’nun yokluğunda Dortmund’u elediler, ardından ligde iki maç kazandılar, son olarak da Kral Kupası’nı müzelerine götürdüler. Arada Bale’i de kazandılar.

Bence Bale’e biraz daha yatırım yapabilir Ancelotti. Bayern’de Thiago dışındaki eksikler, yani Schweinsteiger ve Javi Martinez yarı finalde seçenekler içindeler. Sadece Neuer’in tam hazır olmaması endişe verici ama ben dünyanın bir numaralı kalecisinin sahaya çıkacağını zannediyorum. Benim beklentim Bale’in de Neuer’in de imza atacağı harika bir yarı final. Gollü bir beraberlik sürpriz olmaz.
(Al Jazeera)

Haberin Devamı