Gazete Vatan Logo
Futbol 'F.Bahçe için eyyam yapan hakem!'

'F.Bahçe için eyyam yapan hakem!'

Türk spor basınının duayen isimlerinden Hıncal Uluç, Sabah Gazetesi'nde yayınlanan yazıda oldukça sert ifadeler kullandı. Roberto Mancini ve Ünal Aysal'ı topa tutan Uluç, Cüneyt Çakır'ı da ağır bir şekilde eleştirdi

'F.Bahçe için eyyam yapan hakem!'

İşte o sözler...

"KASIMPAŞA MAÇI 8 OLURDU"

Bursaspor'u 5-2 yenerek finale yükselen Galatasaray kendi evinde Kasımpaşa'ya farklı yenildi. 3 gün içinde farklı galibiyet ve mağlubiyet alan Galatasaray'da neler oluyor?

O maç 8 olurdu. Bence 4'ten sonra Şota'dan işaret geldi 'Yeter' diye. Çünkü 4. golden itibaren Kasımpaşa'nın oyunu, bıçakla kesilmiş gibi değişti. Kasımpaşa dikine oynamayı bırakıp Fatih Terim'in Galatasaray'ı gibi yan toplarla topu kendi sahasında çevirmeye başladı ve maç bitsin diye oynadı. Yoksa o maçın hakkı 8 falandı.

"CÜNEYT ÇAKIR FENERBAHÇELİ HAKEM"

Cüneyt Çakır'ın verdiği kararlar tartışıldı. Kırılma noktasının maçın hemen başında, Semih'e yapıldığı iddia edilen ancak hakemin vermediği bir faul ve sonrasındaki pozisyonda Kasımpaşa lehine verilen penaltı olduğu söyleniyor. Aynı pozisyonda Hakan Balta da kırmızı kart gördü. Hakemin ardı ardına gelişen bu pozisyonlardaki kararlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Orada tartışılmayan tek şey, Semih'e yapılan hareketin faul olduğu. Ben de tartışmıyorum. Yani o faul değilse dünyada faul diye bir şey yok! Ama düşünün bir maçta hakemlerin faul hataları kaç tane? Her maçta oluyor. Burada tabii hakemin çok dikkatle izlemesi gereken bir pozisyon var. Santrada, kaleden çok uzakta değil. Burada hakem baktığı açıdan görüyor ki Semih'i geçtiği anda gol pozisyonunda adam. O zaman o ikili mücadeleye özel dikkatle bakması lazım, atlamaması lazım o faulü. Ama Cüneyt Çakır atlar. Bininci defa söylüyorum ki Cüneyt Çakır iyi hakem değil, Cüneyt Çakır Fenerbahçeli hakem. Fenerbahçe'nin hakemi! Eyyamcı hakem! Fenerbahçe lehine her türlü eyyamı yapan hakem. O pozisyon Fenerbahçe maçında olsaydı bir de sarı kart gösterirdi Babel'e.

"EN KORKTUĞUM ŞEY..."

Babel, "Semih ile girdiğim pozisyonda bazı hakemler faul veriyor, bazıları vermiyor, ben de şansımı denedim ve hakem faul vermedi" dedi.


Adam söylüyor işte 'Ben riski göze aldım. Yutturdum' diyor. Yani açıkça hakemi aldatmaya teşebbüs ettiğini söylüyor. Onun için 'Cüneyt Çakır faulü çalar ve bir de hakemi aldatmaya yönelik hareketten Babel'e sarı kart gösterirdi' diyorum. Ama Galatasaray olunca 'Devam' dedi. Penaltıya itirazım var, kimse itiraz etmiyor ama ben ediyorum. Hakan'ın dalışı nizami bir dalış. Çünkü dışarıdaki ayağıyla dalıyor. Scarione'nin ayağına dalarken içerideki ayağını yani Scarione'nin tarafındaki ayağını büküyor, dıştaki ayağı ile dalıyor. Bu dalış nizami bir dalıştır. Kaydı var, gitsinler FIFA'ya sorsunlar. Bu dalış nizami dalış. Penaltı verdi, tamam. Kırmızı kart niye? Gole mi gidiyordu Hakan'dan topu kurtarsa? Taç istikametine giden bir top, oradan koşan Galatasaraylılar var. Penaltı yok! Hadi penaltı var, sarı kart. Ama Cüneyt Çakır Galatasaray'ı bitirmeye kararlı. Onun için Semih'e faul çalınmadı, onun için cart diye Hakan'a kırmızı kart çıktı. Ama kabahat Cüneyt Çakır'da mı? Şöyle bir geçmişe dönelim. Babel'e topu kim attı? Eboue. Sevgili Özge, Fatih Terim'in zamanından beri kaç kere sadece sana söyledim 'Galatasaray taç atma özürlü' diye. En korktuğum şey Galatasaray yarı sahasında Galatasaray'ın attığı taçtır. Hatta bir keresinde şaka yaptım 'Ben rakip takımda olsam Galatasaray yarı sahasında taca atarım topu. Çünkü onların attığı taçla kontratak yapıp gol atarım' diye. Fatih Terim düzeltemedi, Mancini de düzeltemedi. Eboue topu santraya yakın bir yerden alıyor, santranın öbür tarafında iki Galatasaraylı var yan yana. Topu onlardan birisine atsa Galatasaray'ın akını başlayacak, dönüp Babel'in pres yaptığı Semih'e atıyor ya! İnsanın gerizekalı olması lazım ya da "Ebouezekalı" olması lazım! Eboue'nin Galatasaray'da oynayacak bir adam olmadığını söylemekten de dilimde tüy bitti. Galatasaray'ın oyuncularını dahi çıldırtan bir adam. Yani pozisyonu başlatan Galatasaray'dır. Peki Eboue'de mi kabahat? Eboue'yi oynatan kim?

"GALATASARAY ONUN OYUNCAĞI"

Teknik direktör Mancini…

Biraz evvel 'Bursa'yı hezimete uğratan Galatasaray' dediğinde Eboue'nin yerine kim oynuyordu?

O kanatta Sabri oynuyordu.

Eboue'yi oynatmak için Sabri'yi sol beke attı. Çünkü Mancini geldiği günden beri Galatasaray ile oynuyor. Galatasaray onun oyuncağı.

Fatih Terim'in ayrılmasından sonra göreve gelen Mancini, Galatasaray'la çıktığı 41 maçta 41 farklı kadro ile sahaya çıktı. Mancini'nin hâlâ ideal bir kadro kuramamasını neye bağlıyorsunuz?

Zengin babası eline bu takımı vermiş, cebine de milyon dolarlar koymuş 'İstediğini al' diye. Tonla da adam almış. Ara transferde 9 futbolcu aldı, hangisi Galatasaray'ın oyuncusu bugün? Oynuyor adam. Peki bu Galatasaray ile oynayan Mancini'yi tutan adam kim? Galatasaray yönetimi.

"BU KONGREYLE HER ŞEY MÜSTAHAK"

Ünal Aysal yürüsün bakalım 10 kişi gider mi arkasından ya! Cüneyt Çakır'ı tayin edecekler itiraz etme, çarşambadan üç gün sonraya maç konacak itiraz etme sonra 4-0 yenilince 'Vay bu hakem! Vay bu federasyon.' Yok ya!.. Ünal Aysal yönetimi Galatasaray'ı şamar oğlanına çevirmiştir Federasyon'un nezdinde. Ünal Aysal yönetimi Galatasaray'ı oyuncağa çevirmiştir Mancini'nin nezdinde. Bir oyuncak şamar oğlanı Galatasaray bugün. İftihar etsin Ünal Aysal ve iftihar etsin 10 gün evvel o Ünal Aysal'a 'İdari ve mali bakımdan ibra edilmiştir' diye el kaldıran kongre. Yani derinliğe baktığın zaman Galatasaray'da bir tane sorumlu var o da Galatasaray Kongresi. Senelerden beri Galatasaray'ın canına okuyanlara el kaldırıyor. 'Kabul edenler – etmeyenler. Edilmiştir.' Bu kongreyle her şey müstahak. Ünal Aysal da müstahak, Mancini de müstahak, o hakem de müstahak, o Federasyon da müstahak. Bu kongre ile Galatasaray'a her şey müstahak.

"SABRİ TAKIMIN EN YAŞLISI, OYNUYOR; TELLES..."

Mancini'nin Bursaspor kadrosu ile maça başlamayışını neye bağlıyorsunuz? Mesela Bursaspor maçında iyi performans gösteren Telles'i bu maçta oynatmadı.

Şimdi Mancini maçtan sonra diyor ki '3 gün arayla maç olunca ben birtakım oyuncuları dinlendirmek zorundayım.' Geçen hafta 16 Nisan'da Sunderland, Manchester City ile oynadı. 19 Nisan'da yani üç gün sonra Sunderland, Chelsea ile oynadı. İngiliz puan cetveline bakarsan Chelsea ile Manchester City şampiyonluğa oynayan en güçlü takımlardan ikisi. Üç gün arayla oynuyor. Sunderland küme düşme hattında. Yani kümede kalmak için varının yoğunun üstüne olmayanı da yüklemek zorunda olan bir takım. Üç gün arayla bu iki maça Sunderland aynı kadro ile çıktı. Dandik takımlarla değil, şampiyonluğa oynayan rakiplere karşı aynı on bir ile çıktı ya! Yani üç günde bir bir takım gerekirse maç oynar. Mancini diyor ki 'Hayır, oynayamaz. Bursa maçında yoruldular. Ben bazılarını dinlendiriyorum.' 'Dinlendiriyorum' dediği takımın en genci Telles. Herif alay ediyor ya! Galatasaray ile alay ediyor, camia ile alay ediyor, kamuoyu ile alay ediyor. 35 yaşında Drogba oynamış olur o maçta, dinlendirirsin anlarım. Ama 'Ben bazılarını dinlendirmek zorundaydım' deyip takımın en genç adamını dinlendirir de Sabri'yi oynatırsan… Sabri o takımın en yaşlısı. O oynuyor iki 90 dakikada, en genç Telles dinlendiriliyor. Böyle bir şey olur mu ya! Biz o kadar ahmağız ki Türk kamuoyu olarak; böyle bir açıklamaya inanacağız, 'Tabii adam haklı dinlendiriyor' diye.

BERK İSMAİL'İN OYUNA ALINMASINA AĞIR ELEŞTİRİ

15 dakika ara verildi maça. İkinci yarıya çıktınız. Bu 15 dakika arada da ne yapar hoca? Birinci yarının analizini yapar 'Mağlup durumdayız. Bu maçı nasıl kurtaracağız?' Değişiklik yaparsa yapar, yapmazsa yapmaz ama o ikinci yarının oyun tarzını o 15 dakika izah eder. Takım da çıkar ona göre oynar. Dakika 48'de Berk'i kenara aldı. Ya Berk'i kenara alacaksan içerideyken alsana. O üç dakikada ne gördün de adamı oyundan alıyorsun? Berk'i oyundan almadan 10 saniye evvel de Umut topu Berk'in önüne yuvarlasa Berk golü atacaktı. Maçtan sonra bir gazeteci fevkalade akıllı bir soru sordu 'Niye oyundan aldınız' diye. Bu soruya cevap yok çünkü vereceği cevap yok. Gazeteci ile dalga geçiyor 'Siz Türk gazetecileri...' Ya benim basın toplantısında anlamadığım bir şeyi 'İzah et' dememden daha normal bir şey olur mu ya? Niye yapılıyor bu basın toplantısı? 'Galatasaray mağlup, maçın bitimine 3 dakika kala oyun doldur boşalta dönmüşken Drogba niye oyundan alındı' diye sorarım ben. Onu sormazsam gazeteci değilim ben. 'Galatasaray'ın puana ihtiyacı var, Galatasaray'ın gol atması lazım, 30 saniye kala Galatasaray oyuncu mu değiştirir' diye sorarım ben, sormam lazım. Bu soruları sorduğum zaman adam benimle dalga geçiyor 'Türk gazetecileri terbiyesizdir, Türk gazetecileri saygısızdır, Türk gazetecileri aptalca sorular soruyor.' Ondan sonra da başta Şansal Büyüka olmak üzere bütün medyamız 'Mancini büyük hoca ama...' Neresi büyük? Büyük hoca olarak ne yapmış? Dünyanın en pahalı futbolcularından kurulu Manchester City'nin başına gelmiş, o City ile bir kere şampiyonluk yaşamış. Sonra? Hadi 'büyük hoca ama' diyenler bana bir anlatsın neresi büyük! O kadar büyük de neden boş duruyordu? Ama işte biz hak ediyoruz. Bu soruyu soran gazeteciyle dalga geçiliyor ve Şansal Büyüka diyor ki 'Bu Mancini ne kibar adam ya! 4-0 mağlup gene de basın toplantısına geliyor.' Alay etmek için geliyor!

Takım 4-0 yenilmiş ve Beşiktaş ile ikincilik yarışı devam ediyor. Böyle bir durumda Mancini'nin takıma 3 gün izin vermesini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bana sorarsan 'Beni kovsunlar' diye can atıyor. 9 milyon euro ne demek ya! Senin böyle bir tazminatın olsa şimdi Sabah Gazetesi'ndeki sözleşmende 'Özge kovulduğu zaman 9 milyon euro alır' yazsa ve ben sana 'Kovuldun Özge' desem boynuma sarılıp öpmez misin beni? Sen bütün ömrün boyunca 9 milyon euro kazanabilir misin? Ama bu maddeyi kim koymuş da imzalamış? Sevgili dostumuz Ünal Aysal, dünyanın en büyük holdinglerinden birinin başında.

"AYSAL GİDECEK, BELÇİKA'DA SEFASINI SÜRECEK"

"Bir tane profesyonelinde var mı 9 milyon euroluk tazminat maddesi, göstersin bana. İşte İstanbul'daki en büyük eseri Les Ottomans Oteli. Les Ottomans müdürünü kovarsa kaç para tazminat ödeyecek söylesin bana bakayım. Bir mukayese edelim Mancini ile. Çünkü oradaki para kendi parası, buradaki para Galatasaray'ın. 'Kabul edenler- etmeyenler. Edilmiştir' diye el kaldıran bir kongre var. Bu eller kalktığı zaman Ünal Aysal'ın bu kulübün başına açtığı 580 milyon dolarlık borçla Aysal'ın alakası kalmayacak. O gidecek Belçika'da sefasını sürecek, yeni gelen Galatasaray Başkanı (hangi gerizekalı gelirse bu kulübün başına) o bütün ıstırabı çekecek."

"ARDA'NIN BAŞINA GELENLER, ŞİMDİ.."

Selçuk İnan gemileri yakmış gibi gözüküyor. İnan "Deplasmandan geldiğimiz maçtan 2 gün sonra yeniden maç yapıyoruz. Biz Pazar günü öğlen de oynayabilirdik. Kimse konuşmuyor, ben bu konuda konuşan birisi değilim" diyerek adeta yönetime göndermede bulundu.
Selçuk İnan'ı Mancini ve Ünal Aysal bitirdiler. Selçuk Galatasaray'dan kopmuş. Taraftar da maşallah... Yani Arda'nın başına gelen Galatasaray'ın bütün yerli yıldızlarının başına geliyor birer birer.

Haberin Devamı