HASAN Şaş’ın bile tanımadığı bir takım arkadaşı Serkan Çalık. 3 hafta öncesine kadar Florya’da hafta sonları yatıyordu. Bir operasyonun parçası olacağını bilmeden. Bir gün, ’Kalk evladım ilk 11’desin’ dediler. O da çıktı, G.Birliği’ne golünü attı. Sonra da Trabzonspor’a. Hem de Avni Aker’de...Garip bir parlama hali. Serkan bir yıldız mı? İki haftada attığı iki golle, G.Saray’da 15 yıllık yıkılamayan Hakan Şükür’ün veliahtı olabilir mi? Tabii ki hayır. Ama cuma günü sokakta gezerken kimsenin tanımadığı, imza istemediği bir futbolcunun bugün bu kadar konuşulacak hale gelmesi normal mi? İşte tam bir ’Burası Türkiye’ örneği...***GÖKHAN Gönül de aynı yoldan geçti. Oftaş’a dönmeyi düşünürken bir Konya maçı öncesi ’Hazır ol’ dediler... Oynadı, ortaladı ve gol oldu... Sonra da A millli oldu... Ferrari hızında bir yükseliş. Düne kadar neredeydi, Metin Diyadin’den başka bilen yok. Ondan ötesi A Milli Takım’a gelmeden hiç milli olmasını da anlayan yok. Kesin olan şu ki, Gökhan Gönül yükselen değer. Peki Gökhan’ın birden bu kadar gönül kazanması sıradan bir gelişme mi?Acı bir F.Bahçe gerçeği...***SERDAR Özkan’ı bu ülke ağustos ayında keşfetti. Hatta öyle güzel oynuyordu ki, Beşiktaş’ı şampiyon bile ilân edenler oldu. 4 yıldır başka takımlara kiralanmış bir adamdı oysa Serdar... Bugün henüz 4. ayında eskittik bile... Onu artık kendi ceza alanında rakibin formasını çekerken izliyoruz. Çalım atarken, gol yaparken, rakibin belini bükerken değil...Kötü bir Beşiktaş geleneği. ***ARDA’YI da hatırlayın. Ne güzel parlamıştı bir yıl önce. Boleslavlılar’a nasıl da çimleri yoldurmuştu? Sonra ne oldu? Bugün dünyada takımını en çok yavaşlatan oyuncu sıralaması yapılsa Arda birincilik kürsüsüne çıkar.. Yine de Florya’nın çimlerinden Avrupa’ya sunulmayı bekliyor. Ne kadar bekler. Bilinmiyor.***ÖRNEKLERİ artımak mümkün. Semih, M.Topal, M. Topuz, Gökhan Ünal, M.Yıldız... Ayrıca kaybolup giden onlarcası da.Bu ülke böyle bir ülke. Bir günde yıldız olup, bir günde batıyorsunuz. Yarın... Gökhan’ın dönüşleri iş yapmayacak. Çalık, ’bu bücür şut atamaz’ diye alanı açan bir Trabzon defansı hiç bulamayacak. Bu isimleri rakipler tanıyacak, şifreleri de çözülecek. ***Çünkü seni biliyorlar ve buna rağmen iyi iş yapabiliyorsan yıldız oluyorsun. Yoksa mevsimlik işçi olarak kalıyorsun ve kayboluyorsun. Sahi Euro 2008’de direkt oynayacak yıldız var mı?Yani...Alex olmak kolay değil.*****Alex operasyonu bile kusursuz yapıyorANKARA maçında Alex’in Hürriyet’e acımasızca vurması çok tartışılabilir. Aslında çok da tekme yiyen Alex bu tür hareketleri, özellikle hakemleri tanımaya başladığından beri yapıyor. Bugüne dek Türk hakemlerinden onu yakalayabilen çıkmadı. Ya da o cesareti gösterebilen!Alex’in ‘Türkiye’de hakemler çok farklı, tekme atanı koruyor’ demecinin altında yatan gerçeği iyi irdelemek gerekiyor. Belki de Alex, kendine vurulanları ‘es’ geçen hakemlere onların anladığı dilden konuşmayı tercih ediyor, adaleti kendi başına sağlıyor. Ama bu kötü işi bile iyi yaptığı kesin. Onu sadece Alain Hamer, Schalke maçında yakalamış, kariyerindeki ilk kırmızıyı göstermişti.*****ALKIŞLAR KAYSERİ’YE41 kişinin öldüğü 1967 olaylarını yaşamış Kayseri-Sivas’ın Anadolu’dan şampiyon çıkması için yaptığı bu girişim alkışlanır. Sahalarda görmek istediğimiz bu manzaraların artması dileğiyle...*****‘Ben ligin lideriyim’ diyen Kalli hayâl mi satıyor?G.SARAY’DA Kalli’nin yeni bir jenerasyon yaratma çabasını alkışlıyorum. Avni Aker’de ilk kez denediği ‘Deplasman taktiği’yle kazandı. Herkes ‘Kim kimi yiyecek, Hakan mı gider, Kalli mi?’ diye tartışırken Alman hocanın tüm eleştirilere yanıtı hazır: Tabelaya bakın, ben liderim.Feldkamp’ın yaptığı iyi şeyleri de görmek gerekiyor. Mesela onca adam gönderip, yıldızları küstürüp zirvede olmak! Oysa bu ülkenin liderinin Edirne’nin ötesinde maç kazanacak güçte kadrosu yok. Avrupa’daki çuvallama bile Türkiye’deki futbolun ölçüsünü gösteriyor. Sahi Kalli bize hayâl mi satıyor?*****Verilen primi değil, felsefesini tartışın!GARİP bir ülkeyiz. Sorunları yanlış açıdan tartışma konusunda üzerimize yok. Konu Fatih Terim ve milli oyunculara verilen prim. Dikkat edin, bunu spor basınından önce 22 Temmuz’da çuvallayan siyaset yazarları yapıyor. Terim’e verilen prim, bir ücret düzeltmesidir. Çünkü dünyanın hiçbir yerinde 700 bin Euro’ya Terim’i çalıştıramazsınız. Bugün Hiddink (Rusya) 5.5, Löw (Almanya) 5, Mancini (Inter) 5, Ancelotti (Milan) 5 milyon Euro alıyor. Scolari’yi, Lippi’yi Türkiye’nin başına getirseniz fiyatları en az 5 milyon. Tigana’ya 2.5 vermedi mi Beşiktaş? Öyleyse... Futbol ekonomisini bilenler bu duruma gülüp geçiyor. Zira verilen prim de futbolcuların değil, sistemin sorunu... Oysa konuşulması gereken ‘İki mezar kazın’ diyen Terim’de basın sayesinde oluşan felsefe değişimi, oynattığı kötü futbol... Kolcu kaptanın 5 yıldır nerede olduğu... Kafacı Arda’nın ‘Bizi nasıl alkışlayacaklar?’ sitemi... Kurtarıcı olunca çenesi düşen Kahveci’nin spor ahlakı... Ey büyük yazarlar, asıl bunları tartışsanıza...*****Hakemler yatmış...KAMİL Ocak’ta Bülent Demirlek’in vermediği Antep penaltısı, Antep lehine çalınan ve gol olan serbest atış. Kadıköy’de Cüneyt Çakır’ın atladığı onlarca pozisyon. Ankara’da Bülent Yıldırım’ın A.Gücü’ne çaldığı ucuz penaltı. Rize’de Cem Deda’nın çürük kararları, 3 penaltının 2’sinin tartışılırlığı... Oftaş’ın Halis Özkahya tarafından yenen penaltısı... Selçuk Dereli, Fırat Aydınus, Vedat Yüksel’in vasat performansları... Tüm bunlar gösteriyor ki, hakemler yatıyor! Yani milli araya rağmen Garp cephesinde değişen birşey yok. Gel de komplo üretme!*****Ç.Rize, Kasımpaşalılar’ı zehirledi mi?ANADOLU’DAN yansıyan olaylara bakın. Bursalılar hâlâ Beşiktaşlı olduğu için Samet Aybaba’yla kaynaşamadı. İsmini duydukça yuhalıyorlar. Belki Beşiktaş galibiyeti ile barış çubuğu uzatılır. Giray Bulak, milli olmuş Vestelli Selçuk’un ve Holosko’nun şimdiden transferde konuşulmasından rahatsız. ‘Onları bitirdiniz’ diye basına vuruyor. Ç.Rize’nin Kasımpaşa tarafından ‘Bizi zehirlediniz’ diye suçlanması... Özellikle bunu ima eden ama takımına sahip çıkamayan Werner Lorant örneği. Ankara’da Hikmet Karaman, Bülent Korkmaz’a yapılan eleştiriler. Hep yakınan bir G.Antep... Bu takımların hepsinin son 7 sırada bulunması tesadüf mü? Peki her şartta kazanmayı öğrenen Sivas, Denizli’nin acı tokadını kabullenen, ağlamayan İstanbul BB, Yusuf’a sırtını dayayıp seriye bağlayan Denizlispor, ‘1-0 olsun bizim olsun’la yoluna devam eden A.Gücü... Bu gibi takımlarda da mutlu bir sessizlik hakim. Yani önünü göremeyen ağlıyor... İlginç olan Anadolu futbolu kısırlaşıyor, geriye sarıyor!