FUTBOL dünyasındaki hiç kimseye benzemezdi.. Bazıları başkanlık koltuklarına paraşütle inip, seçildikten sonra kulüpleri babalarının çiftliği sanırlar ya.. O bunun tam tersiydi.. 2002’de ilk başkan seçildiği gün “20 senedir işte bugünü bekliyordum” demesinden belli değil mi? G.Saray’a her seviyede hizmet etti.. Sporculuk yaptı, yöneticilik yaptı, yönetimin dışına çıktı, dışarda bekledi, cemiyetçilik yaptı, her G.Saraylı’ya kucak açtı, günü geldi, kulübün gerçeklerini hücrelerine kadar öğrendikten sonra başkan seçildi..3 DÖNEM başkanlık yaptı.. G.Saray tarihinin belki de en talihsiz döneminde elini taşın altına sokmak zorunda kaldı.. Hem Faruk Süren gibi dev ve başarılı bir isimden sonra göreve gelmek zordu, hem de kulübün içinde bulunduğu mali çöküşü göğüslemek.. Sadece ailesini, hayatını değil parasını da (az-buz değil, 55 milyon dolardan söz ediyorum) G.Saray için ortaya koydu.. Kimse onun kadar büyük fedakârlık yapmazdı.. Hiç kimse.. G.Saray yüzünden göçtü bu dünyadan.. *** Uzak akraba, yakın dostONU ne kadar tanırdım? Yakından, çok yakından.. Uzaktan akraba olduğumuzu ondan öğrenmiştim.. Bursa’dan gelip G.Saray Lisesi’nde okuduğu dönemlerde meğerse bizim evimizde kalırmış; büyük dayım, sıra arkadaşı Yücel Karul ile birlikte.. Ona cici annelik eden büyük teyzem İsmet Hanım’ı hayranlıkla anlatırdı her seferinde.. Vefalıydı.. Merhum babamı tanırdı, annemi tanırdı.. Onu kızdırırsam beni anneme şikayet etmekle ‘tehdit’ ederdi.. Bazen dediğini yaptı da!SAHİP olduğu büyük güce rağmen maneviyatı çok kuvvetliydi.. En sıkıntılı günlerimde bana destek olur, hayat dersleri verirdi.. Yaptığımız haberler yüzünden sürekli sıkıntı yaşanırdı aramızda.. “Çok sert gidiyorsun, biraz yumuşa” diye uyarırdı beni.. Allah’ı var, hiçbir dönem ama hiçbir dönem “ötekiler” gibi davranmadı.. Patrona şikayet etmedi, etrafımıza mayınlar döşemedi, yasak koymadı, yalanlarla bize saldırmadı, hiç kirlenmedi, hep tertemiz kaldı gözümde..ONUNLA beraber şarap geceleri yapmak çok keyifliydi.. Sohbet uzadıkça daha rahat konuşur, konuştukça herşeyi daha rahat paylaşırdı.. Yine de tedirgin olur, “Aman oğlum, bunları gazeteci olarak anlatmıyorum sana, dertleşiyorum sadece” derdi.. Bugün onun adını seçim yarışında malzeme yapanlara gerçekte ne kadar çok kızdığını da iyi biliyorum.. *** Düşmanlığı bitirdiTÜRK futbolunda bir değişim varsa, bu onun birleştiriciliği sayesinde olmuştur.. Haluk Ulusoy ve şürekası futbol dünyasından çekilmek zorunda kaldılarsa; bahis çeteleri halının altından halının üstüne çıkmaya başladıysa; merhum Hasan Doğan ile başlayıp Mahmut Özgener ile devam eden ’aydınlık’ ekip yönetime geçtiyse; Seyrantepe diye bir yer varsa; yüz yüze bakmaya tahammül bile edemeyen ’büyükler’ musalla taşının etrafında tek vücut olduysa; sportmenlik kavramı herkesin lügatına yeniden girdiyse; Aziz Yıldırım gibi anti-G.Saray efekt uyandıran bir başkan 2 gündür gösterdiği sağlam dostlukla aslında F.Bahçe ile G.Saray’ın ‘ebedi dost’luğunu simgeliyorsa; hepsi Özhan Abi sayesinde olmuştur.. Seni hiç unutmayacağız Özhan Abi.. *** Yıldırım’ın elini niye sıktı?KEYİFLİ taraflarını da anlatayım.. Ne kadar otoriter bir Osmanlı erkeği olduğunu herkes bilmez.. Kıymetli eşi Asuman Abla bu özelliğini şu örnekle anlatmıştı bir keresinde:“Ah oğlum, bir bilsen Özhan’ın ne kadar sert erkek olduğunu.. Mesela şehirlerarası bir yolculuğa mı çıkacak, eve telefon eder, bavulunu bizzat bana hazırlatırdı.. Gömleklerini jilet gibi ütüleyip muntazam bir biçimde o bavula yerleştirmemi isterdi.. Yola çıktıktan sonra ilk fırsatta bir benzin istasyonunda durup, bavulu kontrol eder.. Gömleklerden birinin yakasında bir buruşukluk mu gördü, hemen beni arayıp sitem ederdi..” ÖZHAN Abi kendisiyle ilgili böyle şeyler anlatıldığında tıpkı haylaz bir çocuk gibi gözlerini kısarak tebessüm eder, belli ki bundan hoşlanırdı..ÇOK başarılı işler yaptı.. Ama maalesef aslında yapmadığı bir şeyden dolayı övülüyor.. 6-0’lık meşhur derbideki 2. golden sonra Aziz Yıldırım’ın elini sıktığı için o dönem G.Saray camiası tarafından çok eleştirilmişti.. Şimdi Özhan Abi’yi anmak için herkes o anı bir fair-play örneği olarak ölümsüzleştiriyor.. Oysa bana anlatmıştı neden Aziz Yıldırım’ın elini sıktığını:“Mahmut Uslu bir sıra arkamda bağırmıyor, neredeyse böğürüyordu.. Rahatsız olmuştum.. Aziz Bey dayanamayıp ona döndü ve sert biçimde sakin olmasını söyledi.. Ben de o nedenle elini sıktım, ‘Teşekkür ederim’ manasında.. Herkes olayı farklı yorumladı..” ADNAN Polat’ın, şampiyon oldukları Denizli maçındaki katkılarıyla ilgili konuştuklarımız var ki, onlar da bambaşka bir yazının konusu olacaktır mutlaka..