F.BAHÇE Acıbadem Voleybol Takımı’nı izlemek üzere geçen hafta sonu Cannes’daydım.. Güzel yerler gezdim, güzel yemekler yedim, güzel maçlar izledim.. Tatil görünümlü bir program gibi gözükse de yine dayanamadım, çalıştım.. İşte benim gözümden Cannes izlenimleri:F.BAHÇE Acıbadem kafilesi cuma günü Cannes’a ulaştı.. F.Bahçe Başkanı Aziz Yıldırım ise daha farklı bir ekiple cumartesi günü geldi.. Kayseri maçını kaçırmak pahasına voleybolcu kızlara destek verdi.. Gerçek bir spor aşığı olduğunu gösterdi.. Maçlar heyecanlıydı ama maçların dışında büyük kulis faaliyetleri yaşandı tabii.. Yıldırım’ın kafilesindeki en dikkat çekici isim Gençlik ve Spor eski Genel Müdürü Mehmet Atalay’dı.. Atalay şu anda Basın İlan Kurumu Genel Müdürü, yani sporla direkt ilgisi yok.. Ama İstanbul’un ‘derin’ kulisleri, haziran ayındaki TFF Mali Kongresi veya 2011’deki seçimde Atalay’ın federasyon başkanlığına adaylığını koyacağını söylüyorlar uzun zamandır..BU nedenle F.Bahçe’nin federasyona ‘kazan kaldırdığı’ ve Mahmut Özgener’le ilişkileri minimuma indirdiği bir dönemde (Önemli not: Aziz Yıldırım, dün öğle üzeri Papermoon’da karşılaştığı bir TFF yöneticisine şakayla karışık “Sizi göndereceğiz, hazır olun” bile dedi.) Yıldırım-Atalay eşleşmesini manidar bulanlardan biriyim.. Yıldırım’ın stili böyledir.. Kimbilir belki de Mahmut Özgener’e ‘aba altından sopa gösteriyor’ olabilir.. Yoksa geçen cumartesi gecesi Cannes’ın en gözde mekanı Baoli’de saatlerce neden yemek yesin Aziz Yıldırım ile Mehmet Atalay? Gerçi başbaşa değildiler, yanlarında başkaları da vardı.. Kimbilir belki çok yakın arkadaştırlar, belki de spor kulisleri normal bir ağırlamayı gereksiz yere abartıyordur..HANGİSİ doğru, bilemiyorum.. Ama Mahmut Özgener’in elini bile kerhen sıkan Aziz Yıldırım’ın Mehmet Atalay ile hem Baoli’deki, hem beraber kaldıkları Majestic Otel’deki, hem de Palais des Victoires’ın Şeref Tribünü’nündeki samimiyeti ‘mesaj kaygısı’ taşıyordu bence.. Neyin mesajı olduğunu yakında görürüz nasılsa..*** ‘Affet beni baskan’ ha!BİRKAÇ yerde okudum.. Diyorlar ki, Mahmut Özgener, F.Bahçe Başkanı Aziz Yıldırım’dan af dilemek için Cannes’a gitmiş.. Allah Allah! Eğer öyleyse futbolun sonu gelmiş demektir.. Böyle düşünenler olabilir tabii ama benim gördüğüm tablo daha farklıydı..ÖNCE şu bilgiyi vereyim.. Mahmut Özgener ile Acıbadem’in sahibi Mehmet Ali Aydınlar arasında farklı bir hukuk vardır.. Mehmet Ali Aydınlar, Hasan Doğan döneminde Zafer Yıldırım ve Oğuz Çarmıklı ile birlikte biraz da metazori girmişti TFF yönetimine.. Hasan Abi’nin vefatından sonra Mahmut Özgener seçilirken de en uygun zaman olduğunu düşünüp ‘exit’ yapmayı planlıyordu bu üçlü.. Özellikle Aydınlar, kendisinden daha genç bir ismin altında yöneticilik yapmayı hiç düşünmüyor, hastane işlerine yoğunlaşmak istiyordu.. Ama Özgener allem etti kallem etti, üçünü de yönetimde kalmaya ikna etti.. Ve günler geçtikçe Aydınlar-Özgener ikilisi arasında sağlam bir ilişki kuruldu, birbirlerini tanıdılar..ÖZGENER işte bu ölçüde yakın olduğu Aydınlar’a destek vermek amacıyla gitti Cannes’a.. Yanına zarif eşi Ayşe Hanım’ı da aldı.. Yani önce bir aile dostuna, sonra da bir yönetici arkadaşına destek vermek istedi bence.. Üstelik Özgener, kıran kırana bir lig oynanırken Cannes seyahatinin İstanbul semalarında nasıl negatif yankılanacağını da hesap etmiş olmalı.. Ama dostluğu bunların önüne koydu, her eleştiriyi göze aldı..AYRICA Cannes’da ‘af dilemek’ gibi bir durum olmadığının da bizzat şahidiyim.. Orada karşılaştığım her F.Bahçe yöneticisine TFF ile yaşanan problemi sordum.. Hepsinden de aynı yanıtı aldım: “Biz Mahmut Bey’in ne kadar dürüst bir başkan olduğunu biliyoruz.. Onunla derdimiz yok.. Ama kurullardan şikayetçiyiz.. Bu nedenle sıkıntımızı dile getiriyoruz..” Aziz Yıldırım de aynı şeyi düşünüyor mu bilmiyorum ama F.Bahçeliler’in hemen hepsi her gördükleri yerde Özgener ile can ciğer-kuzu sarmasıydı..OYSA Aziz Bey bariz biçimde Özgener’e soğuk yaptı.. Özgener de aynı dozda karşılığını verdi.. Peki F.Bahçe şampiyon olursa barışırlar mı? O da ayrı bir yazı konusu olsun..***Hıncal abi..BU da gecikmiş bir özür.. G.Saray-F.Bahçe derbisinin olduğu gün “Dünyanın Derbisi” adında bir ek çıkardık ve 43 ünlüden skor tahmini aldık.. Ertesi gün de F.Bahçe 1-0 kazanınca Neşet Yalçın ile Selahattin Duman’ın doğru tahmin yapan 2 kişi olduğunu açıkladık.. Hıncal Abi’yi unutmuşuz.. Uluç, yorumunda “Güiza uzaktan kaleye bir uçurtma yollamaz veya Emre Güngör rakibe hediye vermezse bu derbi 0-0 biter” demişti.. Emre Güngör değil de, Leo Franco verdi hediyeyi.. Derbi de onun dediği gibi gelişti.. Düzeltir, özür dilerim..***Piccinini.. 7 NİSAN 2010, ÇARŞAMBACANNES dönüşü voleybol özürlü olarak yola çıkan, dönüşte ise voleybol alimi haline gelen kafilenin dilinden düşürmediği tek bir isim vardı.. Final Four’un En Değerli Oyuncusu seçilen Bergamolu Piccinini.. Gerçekten de hem güzel, hem müthiş yetenekli.. “Keşke bizde olsa” diyordu herkes.. Yolda Mehmet Ali Aydınlar’a sordum.. Gerçeklik payı varmış.. Piccinini’nin bağlı bulunduğu Gold Sports isimli menajerlik şirketinin ajanı Donato (ilk adını o da bilmiyor), maç bitimi Aydınlar ile görüşmüş.. Ve yapılan yatırımdan etkilendikleri, gelecek sezon Piccinini’nin F.Bahçe Acıbadem forması giyebileceğini söylemiş.. 2 şart var.. Piccinini’nin hediyesi 1 yıl için 350 bin Euro.. Ayrıca Voleybol Federasyonu yabancı kısıtlamasına giderse transfer zorlaşır.. Bana sorarsanız Aydınlar parayı verir, federasyon imana gelir.. Gelecek sezon Piccinini’yi Türk salonlarında izleriz.. Ve görün bakın salonlar nasıl da dolup taşar..***Ağlamak yakışıyor..BEN yokken bazı meslektaşlarımız bizi hedef alan yorumlar yapmış.. Sebep G.Saraylı Arda Turan röportajının herkesten 1 gün önce VATAN’da yer alması.. Şaşırmadım.. Ben onların yerinde olsam, Arda röportajı başka bir gazetede çıksa “Hay Allah! Adamlar uyanık davranmış” der, geçer giderdim.. Böyle hüngür hüngür ağlamazdım.. Ama olsun! Kimilerine yapmak, kimilerine de ağlamak yakışıyor..***Yıldırım-Denizli DERBİSİBU bölümün Cannes’la alakası yok.. Lige dair bir öngörü sadece.. Bence bu sezonun kaderini 30. haftada oynanacak F.Bahçe-Beşiktaş derbisi belirleyecek.. Kim kazanırsa onun şampiyon olma ihtimalini yüksek görüyorum.. Ve kağıt üstünde F.Bahçe ağır basıyor.. Tek bir şartla.. Eğer derbiyi Christoph Daum ile Mustafa Denizli oynarsa.. Aksi takdirde F.Bahçe geçen yıl kaçan 2 kupa ve bu yıl ilk yarıda 3-0 kaybedilen maçın intikamını almak isterse büyük hüsrana uğrar.. Yani Aziz Yıldırım-Mustafa Denizli derbisi olursa başka, Daum-Denizli derbisi olursa başka sonuç çıkar ortaya..***Genel Müdür FIRÇA yer mi?BENİM açımdan Cannes seyahatinin en çarpıcı olaylarından biri Cannes-F.Bahçe Acıbadem maçının devre arasında yaşandı.. Maçın ilk bölümünü normal tribünde izlediğim için, Aziz Yıldırım ile hemen 1 sıra yanında oturan Gençlik ve Spor Genel Müdürü Yunus Akgül’ün aralarındaki diyaloğu karşı cepheden net biçimde izledim.. Yıldırım’ın Akgül’e zaman zaman sinirlendiğini, hatta meşhur işaret parmak sallamasını yaptığına da şahit oldum.. Foto muhabiri arkadaşımız Şafak Kayarlar’ı uyardım, birkaç kare bastı.. Uzaktan tartışmayı andıran bu diyaloğun içeriğini öğrenmek kolay olmadı..YUNUS Bey’le Cannes Havaalanı’nda karşılaştık.. “Aziz Bey, sizinle sert biçimde konuştu mu?” diye sordum.. Kesin bir dille “Hayır” dedi.. Ben “Ama karşı tribünden çok net gördüm, tansiyon biraz yüksekti, hatta durumu fotoğrafladık” diye üsteleyince şunları anlattı:“EVET, Aziz Bey, şakayla karışık bazı şeyler söyledi.. Mesele şu: F.Bahçe’nin Düzce’de yapacağı tesisler var.. Araziyi almışlar ama inşaata başlayamıyorlar, para arıyorlar.. Bana ‘Burası Türk sporuna hizmet edecek.. Bize para tahsis edin’ dedi.. Ben de ‘Bütçemiz uygun değil.. Üniversiad harcamaları nedeniyle size para vermemiz imkânsız’ karşılığını verdim.. İşte o zaman parmak sallayıp ‘Seni Spor Bakanı’na şikâyet ederim, seni Başbakan’a şikayet ederim’ dedi.. Tabii hepsi şaka yollu.. Ama öyle fırça yemek filan söz konusu olmaz, ben devleti temsil ediyorum.. Ne Aziz Bey böyle bir şey yapar, ne ben öyle bir muameleye tahammül ederim.. Siz yanlış anlamışsınız...” DURUM budur yani..