Gazete Vatan Logo
Futbol İspanya'da söyleyebilir mi?

İspanya'da söyleyebilir mi?

Schuster, Trabzon maçı sonrası hem hakemlere hem de rakibe saygısızlık yaptı

HAFTANIN PANORAMASI

Kartal’ın Sarı Melek’i Schuster, Trabzon maçı sonrası hem hakemlere hem de rakibe saygısızlık yaptı.

‘Hakemleri konuşmaya değmez, Trabzonsporlular anlamaz.” Bunlar Schuster’in sözleri.. Real’de böyle konuşamazdı. Ancak burada haddinden fazla değer verince ortaya bu tablo çıkıyor.

GÜNÜN sorusu Bernd Schuster ile ilgili. Alman hoca Trabzon maçı sonrasındaki açıklamalarında ne demek istedi?

HATIRLAYALIM, Schuster’in ortalığı karıştıran açıklamalarının ilki hakemlere yönelikti. Gazeteciler Kuddusi Müftüoğlu’nun yönetimini sorunca “Hakemler için konuşmamaya özen gösteriyorum. Çünkü buna değmeyeceğini düşünüyorum“ dedi. Diğeri ise rotasyon ve Bobo’nun yedek kalmasının gerekçelerini irdeleyen bir soruydu. Gelen yanıt ilkinden çok daha rahatsız ediciydi. Schuster şöyle demişti “Siz Trabzonlular bunu anlamazsınız, çünkü Avrupa Kupaları’nda yoksunuz”

SAHİ ne demek istedi Schuster?

MERAK ediyorum, acaba hakemlerle ilgili açıklamasında sadece Müftüoğlu ve ekibini mi kastetti? Yoksa tüm hakemlere mi yönelikti o sivri sözler? Ya Trabzon’u küçümseyen ifadeleri? Bana göre haddini aşan açıklamalar bunlar.

SCHUSTER’DEN “dilim sürçtü”, “tercüme hatası oldu” ya da “yanlış anlaşıldım” biçiminde bir açıklama bekledim gün boyu.. Ama gelmedi. Sabahın köründe Trabzon’dan hem de başkan düzeyinde ağır tepki gelirken (ki haklı bir tepkidir bu), ne Schuster’den, ne de Beşiktaş’tan çıt çıktı. İşin en komik tarafı hakem camiasından da ses gelmedi. O camia daima kulağının üzerine yatmaya alışkın olduğu için seslerinin çıkmaması beni hiç şaşırtmadı. Ama Beşiktaş’ın suskunluğu garipti. Hem de çok garip. Medya ile çok sıcak ilişki içinde olan siyah-beyazlı yöneticiler Sadri Şener’in açıklamalarını görmezden gelip üç maymunu oynadılar. Hatırlatmakta fayda var, aynı yönetim Schuster’i ana dilinde konuştuğu için uyarmıştı!

TÜRKLER YAPSA!

ACABA yere-göğe sığdıramadığımız Schuster bunu İspanya’da yapsaydı nasıl karşılanırdı? R.Madrid’deyken “Siz Barcelonalılar, siz Valencialılar bunu anlamazsınız” diyebilir miydi? Hiç sanmam. Ama Türkiye’de diyebiliyorlar.

Çünkü onlara haddinden fazla değer veriyoruz. Gözümüzde çok büyütüyoruz. Yaptıkları her işi “olağanüstü” diye niteliyor, sıradan uygulamalarını Amerika’nın keşfiymiş gibi “eureka” nidalarıyla manşetlere çekiyoruz.

ŞUNU bilmenizi isterim, ben asla yabancı düşmanı değilim. Yabancı teknik adamların Türk sporuna katkısını yaşayarak görenlerdenim. Onları destekleyenlerdenim. Ama sorarım size, Schuster’in sözlerini bir Türk teknik adam söylese hali nice olurdu? Ya da söylemesine izin verir miydik?

MİLLİ PRİM...

AYKUT Kocaman, G.Birliği maçı sonrası Milli Takım’daki prim sistemiyle ilgili bir açıklama yaptı. Kocaman’ın özenle seçtiği cümleler o alıştığımız zariflikteydi. Ama hem nalına, hem de mıhına vurmayı da ihmal etmiyordu. “Milli takıma prim için gidilmez. Ay-yıldızlı formayı giymek kutsal bir görevdir ve bu görev karşılık olmadan yapılır” demeye getiriyordu Aykut hoca. Ve milli takımdaki o çok yüksek prim uygulamasının kulüplerin dengesini bozduğunu da vurguluyordu.

HANİ haksız da değil Kocaman. İşte iki gün önce VATAN’ın sayfalarında okudunuz. Milli Takım’a giden bir F.Bahçeli futbolcu iki maç sonunda 150 bin TL prim haketmiş. Bunun 75 bin TL’si hesabına yatmış bile. Aynı oyuncu kulübünde tüm kazanılan maçlarda oynaması halinde ise aldığı prim 40 bin TL.

İŞİN en ilginç yanı ise Milli Takım’da 150 bin TL alan Semih, Kazım Kazım gibi oyuncular kulüplerinde 18’e bile giremedikleri için hiç prim almamışlar. Ortada garip bir durum olduğu kesin. 2000’li yıllardan bu yana Milli Takım’ın prim uygulamasında ipin ucunu kaçırdığımız bir gerçek. Bakın diğer uluslara uygulamalar nasıl?
Biraz Yunanistan bizim gibi. (Onlar kazan bile kaldırmışlardı) Diğerleri mantıklı ölçülerde prim veriyorlar. Görünen o ki TFF’nin burada bir orta yol bulması şart. Yoksa Milli Takım giderek bir kazanç kapısına dönüşür. Bizden hatırlatması.

SCHUSTER’İ ‘GÜNEŞ’ ÇARPTI

Schuster’li Beşiktaş, bu sezon 2. yenilgisini
Trabzon’dan alırken, Alman hocanın eleştirdiği
Kuddusi Müftüoğlu ise biri Süper Kupa finali,
5’i Süper Lig olmak üzere 6 maçta düdük çaldı.

Bir çuval incir BERBAT OLDU

TAM “Bu iş bu sezon olacak. Hakemlerimiz nihayet standardı tutturdu” diyordum ki, yanıldığımı anladım. Bir tarafta geçen sezonun en iyi hakemi Kuddusi Müftüoğlu, diğer tarafta da Kamil Abitoğlu. İkisi de sezona mükemmel giriş yaptı. Çok iyi yönetimleri karşılığında da maç üstüne maç aldılar. Haklarıydı da... Ve Aytekin Durmaz. İnişli çıkışlı grafiğine karşın o da beklenenin üzerinde başlangıç yapmıştı. Ama geçtiğimiz hafta yok mu, üçü de bir çuval inciri berbat etti.

O NASIL PENALTI?

MÜFTÜOĞLU 5. dakikada Egemen’e sarıyı gösterse, maçın sonundaki boks karşılaşması da olmayacaktı. Gerçi o pozisyonda Müftüoğlu’nu yardımcısı yaktı ama direkt kırmızıyı tecrübesiyle çıkartmalıydı. Abitoğlu ise Volkan Şen’in önünde attığı kroşeyi o kargaşa içinde süzemedi. Sarıyla yetindi. İki pozisyonda kırmızı olmalıydı. Yazık ettiniz emeğinize...

YA Durmaz’a ne demeli? “O nasıl penaltı Aytekin hoca? Yardımcına şöyle bir baksan başın derde girmeyecekti.” Standart deyip duruyoruz. Galiba yanlışlarda standart tutturmak daha kolay.

Haftanın oyuncusu: SERKAN BALCI

SEZONA iyi başlayan ve her hafta üzerine koyarak devam eden 2-3 oyuncudan biri. Ogunluk dönemini yaşıyor. G.Birliği’nde mükemmel ama tecrübesiz, F.Bahçe’de ise ürkek ve yalnızdı. Trabzon’da kendini buldu. Şenol Güneş geldikten sonra da zirve yaptı. Beşiktaş karşısında da zorunlu olarak yine çift kişilik oynadı. Çünkü her zamanki gibi önünde oynayanlar savunmaya destek vermedi. (Yattara ve Burak). Serkan’ın bu performansını görünce Hiddink ve Oğuz Çetin’in Sabri ısrarını anlamakta zorluk çekiyorum.

Haftanın Hakemi: H.ÖZKAHYA

GALİBA hakemlere nazar değdi. Haftanın hakemini seçmekte zorlanıyorduk, bu hafta ise hakem hatalarından söz eder olduk. Allah’tan Halis Özkahya aradan sıyrıldı. Yumrukların geçiştirildiği maçlara karşın Özkahya Sivas-G.Antep maçında çok etkiliydi. Saymadığı 2 golde de verdiği karar doğruydu. Kartları yerindeydi. Maçta yok gibiydi. Az düdük çaldı, çok iyi iş çıkardı.

Haftanın T.Direktörü: ÜMİT ÖZAT

ŞAHSINA münhasır bir teknik adam. Prensipleri uğruna babasını tanımaz. İyi anladığı futbolda asla alçak gönüllü olmaz. Konya maçında geriden gelip farklı kazanan o takımı motive etmek, 8 aydır ekonomik sıkıntılara karşın o futbolcuları aynı yüksek iştahla sahaya sürmek her babayiğidin harcı değildir. Özat’a kızanlar haftalardır üzerine koyarak gelen takımın iç dinamiklerine bir baksınlar.

Haftanın Takımı: KAYSERİ

ŞOTA’nın takımı bir kez daha bileğinin hakkıyla haftanın en iyisi oldu. Oyuncuyken benimsediği mutlak hücum anlayışını şimdi Kayserispor’a aşılıyorı. Bakın biten haftalara Kayseri hangi maça çıktıysa kazanmaya oynuyor. Rakibin adının hiç önemi yok. İşte son örnek. Hikmet Karaman’ın çıkıştaki Manisa’sını yenmek kolay iş değil. Hem de deplasmanda. Cangele’siz olmalarına karşın yine tempo yüksekti. Golden sonra üstüne yatmak, geriye yaslanmak akıllarına bile gelmedi. Şota kenardan “İleri” dedikçe oyunu rakip sahaya yığdılar. Ve karşılığını da aldılar. Bravo Kayserispor’a.

GOL KRALLIĞI

Futbolcu TakIm Gol Maç

Niang F.Bahçe 7 6
Bobo Beşiktaş 5 6
Simpson Manisa 5 7
Baros G.Saray 4 6
Alex F.Bahçe 4 7
Emenike Karabük 4 7
Teofilo Trabzon 4 6
Tita Antalya 4 7
Cernat Karabük 3 7
Nobre Beşiktaş 3 7

ASİST KRALLIĞI

Futbolcu Takım Asist Maç
Tabata Beşiktaş 3 6
Alex F.Bahçe 3 7
Cernat Kayseri 3 7
Ceyhun Sivas 3 7
Sapara A.Gücü 2 7
Kerem Antalya 2 5
Uğur Antalya 2 3
Ernst Beşiktaş 2 7
Guti Beşiktaş 2 6
Gökhan Belediye 2 6

Haberin Devamı