Zor bir yazı. Farklı bir adamın vedası için ne söyleyeceğimi bilemiyorum! Onu öğrencilik yıllarımda tanımıştm. Cevat Prekazi gol attığında Sami Yen’in pistinde olan Sezgin’e koşar sevincini paylaşırdı. G.Saray’ın içine girince benim için aşina yüzlerden biri oldu. Engelli koltuğunda onlarca kez deplasmanlarda karşılaştık. Önemli handikapına karşın G.Saray’ın deplasman maçlarında bile üzerine düşeni yerine getirirdi. Sezgin’i ya G.Saray maçlarında ya da Florya’da görürdüm. Nasıl bir tesadüf ya da kader ki, rahatsızlanıp hastaneye kaldırıldığı günün bir öncesinde Mecidiyeköy Polis Karakolu’nun köşesinde karşılaştık. G.SARAY MUTLU EDERDİ!Sarılıp öptüm Özcimbomlu Sezgin’i. Çay ısmarlamak istedi acelem var dedim, teşekkür ettim. Hakkını helal et Sezgin. O kısa sürede G.Saray’ı konuştuk. ‘Merak etme iyi olacak’ dedim. Güldü... Onu sadece G.Saray mutlu ederdi. Tekerlekli sandalyede oturup da, daima güleryüzlü olan tek insandı belki de. Çünkü G.Saray, Sezgin’e yeterdi. Karıncaezmez Şevki, Alpaslan Dikmen franksiyonundan gelen Sezgin, G.Saray’ı karşılıksız seven efsanelerden biri olarak anılacak. Mutlu gitti Sezgin. Tek aşkı G.Saray’ın futbol ve basketbolda gördüğü şampiyonluğun ardından inanın mekanında huzurlu uyuyacaktır.