Atletizm sporların anası.. Son dönemde yoğun bir şekilde olası madalya deposu şeklinde algılanıyor; devlet başka gerekçelerle birlikte bu yüzden de yoğun bir yatırım derdine girmiş olabilir. Sorun değil. Nihayetinde ülke sporu kazanır. Başarı daha çok genci heyecanlandırıp atletizmin içine çekebilir. İşte, Gençlik ve Spor Bakanlığı yüzme ile birlikte atletizmi sponsor eline emanet etti. Beklenti büyük! Bakan Kılıç’ın özellikle 2020 için ortaya koyduğu direncin ana noktalarından birisi bu branş ki, yapılan hamleler de çok ikna edici.Peki atletizmi yönetenler bu iradeye ayak uydurabiliyorlar mı?Aslı Çakır Alptekin, Nevin Yanıt’ın ardından Pınar Saka vakaları yeteri kadar karşılık veriyor bu soruya. Federasyon yönetimi sırtını Bakan Kılıç’ın 2020 çabasına dayamış, ortaya “Biz şöyle iyiyiz, böyle başarılıyız” diye demeç verip bu satırların yazarına da zaman zaman laf yetiştiriyorlar. Örneğin Uluslararası Atletizm Federasyonu (IAAF)ve Uluslararası Anti Doping Ajansı(WADA) ne düşünüyor bizim için? Neden biz IAAF’ın “takip” listesindeyiz? Neden kamuoyunun farkında olmadığı sıklıkla atletlerimiz kontrol ediliyor? Neden IAAF yetkilileri değişik uluslararası platformlarda Türkiye ile ilgili sürekli sıkıntı aktarıyorlar? Bu tablonun Türkiye’de az haber olmasına karşın dışarıda sürekli haber olmadığını mı düşünüyorlar acaba? Örneğin olimpiyat öncesi İzmir’de neler yaşandığını bilmiyor mu elin adamları? Antalya’da neler olduğunun farkında değiller mi? Neden biyolojik pasaport meselesi ile Türkiye’yi bu kadar çok gündeme taşıyıp duruyorlar? Şu başantrenör denen kişinin IAAF nezdindeki açılımı konusunda federasyonun hiç mi haberi yok?UZAMANLARA BIRAKINBenim önerim Atletizm Federasyonu’nun en kısa zamanda yenilenmeye gitmesi gerektiği. Sayın Bakan pek çok konu hakkında bilgilendirilmiyor da olabilir. Ama gerçek yazılanlardan çok yazılmayanların ardında. HİÇBİR şey olmuyorsa süper bir yabancı uzman getirin. Belli bir süre o yönetsin atletizmi.. Dopinge düşman biri olursa hele..