Mayıs 1989... Meşhur 4-3’lük G.Saray-F.Bahçe maçı... Devreye 3-0 geride giren F.Bahçe’nin hocası Veselinoviç, oyuncularına ‘Çıkın bana 4-0’lık bir maç kazanın!’ Aralarında Aykut’un da olduğu oyuncular çıkıp, gereğini yaparlar; maç 4-3 biter. Devre arasında Aykut hocanın aklına bu debdebede bu anektod geldi mi bilemem.DİYEBİLİRSİNİZ ki, o takımla bugünkü F.Bahçe bir mi? Peki Tanju’lu Cevat’lı rakiple Vardar bir mi? Vardar 1 bile değil; yarım. Sahada 90 dakika sadece savunma yaptılar. İki takım arasında derin bir kalite farkı olduğu statta daha net anlaşılıyor. 68’deki gole kadar bir kez gelebildiler; 42’de! Golle birlikte umutlar çöktü. Halbuki 46 ile 68 arasında ilk yarıdakinden daha baskılı bir oyun, Valbuena önderliğinde daha isteyen bir grup vardı. Sürekli kapanan rakibe karşı taktikle pekiştirildiğini sanmadığım birçok akın denemeleri gerçekleşti. Olmadı! Ve koca F.Bahçe, elendi gitti!SÜRPRİZ DEĞİL!TRİBÜN 1-1’e kadar desteğini verdi, sonrasında da protestosunu. Aykut hocanın bu takımın başına geleceği geçen ocakta herkesin malumuyken, yapılamayan transferler, gönderilemeyenler, alınamayanlar vs. Kimyasını tutturamadın... Bitik RvP kalıyor, ne idüğü belirsiz oyunuyla Nabil Dirar tran-sfer ediliyorsa, Ozan halen kendini bu takımın ası sanıyor, sol bekin de İsmail ise, olmamış hocam; yapamamışın! Hoca en başta benim inandığım dönüşümü henüz başaramadı. Ne hazin ki, ona yazar bu elenme! Ve Vardar ile Östersunds gibi takımlara küçük takım muamelesi yaptığımız her sezon ‘anamızın liginde’ oynamayı sürdürürüz! Bu eleniş (takip edenler bilir) bana asla sürpriz değil. Bu gidişle TÜKENİŞ de!