Sezon sonu hazırlık maçlarının geleneksel bıkkın halinden uzak bir görüntüyle başladık maça. Bunda oyuncularımızın stressizliği kadar kalitelerinin rakiplerinin üstünde olduğunu bilmelerinin de etkisi vardı. “Biz oynarız keyif yaparız, rakip bize mukabele gösteremez, klasımız her daim galebe çalar” duygusu bir çeşit! Öyle de oldu zahir! İlk 45 dakika süresince top neredeyse hiç rakibe geçmedi. Selçuk-Nuri orta sahasının solundaki Olcay, sağındaki Sefa, önündeki Oğuzhan ve en öndeki Pektemek ile bildiğin Japon Kale’ye çevirdik oyunu. Topa sahip olma oranımızın yüksekliğinde, Serdar (Veysel) ile Caner gibi iki hücum özellikli bekle başlamamızın etkisi kuvvetli görüldü. Rakip bir iki kez gelme girişiminde bulunmadı değil! Hepsinde de solumuzu tercih ettiler! Hangi sol? Oynadığımız tek kale maçın en az %60-70’ini gerçekleştirdiğimiz solumuz! Caner ile Olcay o kadar ofansiftiler ki, birkaç pozisyon da olsa gediği oradan verdik. 8’de Caner’in ortasında Olcay içeri kat edip akıllı bir kafa golü attı; 22’deki penaltıda ise soldan bu kez Olcay ortayı yaptı; arka direkte Sefa düşürüldü. 25-45 arası bildiğin tek kale oynadık! DURAN TOP ZAAFI!İkinci yarı başında da oyuna ve topa hakim bir anlayışla sahadaydık. İlk yarıda az ve öz verdiğimiz pozisyonların bir benzerinde 53’te golü yedik! Yine soldan geldiler ve takım savunmamızın ne kadar dirence muhtaç olduğunu bir kere daha gördük. 68’de yine defansımızı dengesiz, kalecimizi gafil yakalayan Letonyalılar bir gol daha buldu. 84’te ebedi zaafımız duran toptan bir tane daha... Ancak ister yedek ister as, bizim milli takımımızın en büyük derdi takım savunması. Hatta Türk futbolunun! Bir disiplin manzumesi olan takım savunmasını becerebildiğimiz gün büyüyeceğiz! Topa 90 da sahip olsak, kalan %10’da ne yapıp edip savunma disiplinini kaybedebilme başarısı gösterebiliyoruz! Üzgünüm; “ileride çok top yaptık, Japon Kale oynadık” diye üç goldeki hatalarımızı yazmamazlık edemem. Kişisel performanslar itibariyle Mert kötü, Selçuk klas, Nuri orta, Caner iyi, Olcay istekli, Pektemek dağınık, Veysel ballıydı!