Maç öncesi beklentilerimde az gol, kontrol oyunu, bekleme stratejisi ve hocanın üzerinde durduğu ‘sabır’ şifresi vardı. Oyunun genelinde Onur’un büyük katkısıyla sabır/savunma planı tuttu. Hakça söyleyelim ki, üç golü de beklemediğimiz dakikalarda bulduk. Gole ve hücuma dönük stratejilerimiz vardı ama ne kadar ‘planla’ hayata geçirdik, çok tartışılır. Yine de ilk goldeki şablonda olduğu üzere orta sahayı duvar yapıp, hız ile skor bulmayı başardık. (72.26, 74.50 Alanzinho, 80.31 Henrique kaçırdı). Islak zeminde şut bulmayı denedik; oldu. (Adrian’ın golüne kadar 1.39, 8.00 ve 17.57’de 3 şut var). Polonyalı’nın yaratıcılığını kullanıp Henrique’nin ceza alanı etkinliğinden yararlanmak vardı; o da yerine geldi.Lazio ilk golü bulduktan sonra oyunun üstünlüğünü net bir şekilde ele geçirdi. Trabzonspor’un goller dışında oyuna hakim olamayıp, sadece savunma yaptığı bir maç izledik.Rakibin bastırdığı zamanlar arkadaki altılı yerleşimi alan bırakmadı çoğu kez! 60’a varmadan doğru değişiklikle Colman’ın yerine Aykut girdi, defans direnci arttı. Ama defans direnci sürekli savunarak artmazdı ki! Topla oynama niyetinde olmayan bir takımın 60 dakika rakibi çağırması neticesinde, kaleye yaklaşmasına izin verdiği yetenekler; biri olmazsa diğerini atacaktıÖ Öyle de oldu.ONUR’A ÇOK İŞ DÜŞTÜGollerin mutluluğunu anlarla yaşadık. Devamında oyun coşkusunu içine katık edemedik. Topla oynayamadık. Onur’a çok iş düştü. O da 83’te yaptığı hatalı çıkış ile lastik patlattı! 85’teki, gol “kötü oynasak da kazanacağız” duygumuzu kursağımızda bıraktı!Floccari'nin iki golü cebimizden 2 puan aldı götürdü; doğru. Ancak bu kadar olumsuzluk içinde grubun favorisinden alınmış 1 puan ve ona ‘verilmemiş 2 puan’ gerçeğini ihmal etmeyelim.Bir de Trabzonspor seyircisinin takıma ilgisizliği gerçeğiÖ Bu kulüp seyircisiyle efsane oldu. Tekrar takıma destek, stadı doldurma zamanı! Olmuyor böyleÖ