G.SARAY’IN nasıl kazandığını ve kalitesini konuşmaya yeteri kadar yer ayrılmalı. Ancak bu oyunun nirengi noktalarını biraz da Eskişehirspor ve defansı üzerinden okumalı. İlk yarı boyunca Akaminko-Servet tandemi, iki gol yediyse tanrıya şükretmeli. Çünkü zaman zaman dan-dun dahi yapamadılar. SERVET Çetin’in ağırlığı ve Burak Yılmaz karşısında düştüğü acz, ev sahibine pozisyon üstü pozisyon oldu. Gerideki ve orta ikilideki tandem bu kadar savumadan ve üretimden uzak olunca, karşındaki kalite de kendini 95 dakika orta yere koydu. Burak Yılmaz, Wesley Sneijder, Felipe Melo, Selçuk İnan ve iki yeni transfer (İzet Hajrovic ve Alex Telles) haliyle tüm bu zaafları lehlerine çevirecek kapasitedelerdi; öyle de oldu. Karşılaşma henüz ilk yarı koptu, gitti. İkinci yarı vitesi boşa alınmış araba misali yakıt tüketimsiz yürüdü sarı-kırmızılılar. MELO, PENBE’LEŞTİ!FAKAT G.Saray’da her şey oyun ve sonuç adına toz pembe görünürken sarı kart yüzünden dünkü karşılaşmayı tribünden takip etmek zorunda kalan Didier Drogba’nın takıma aldırdığı nefeslerin bu maçta olmamasını atlamamalı. Fildişi yıldız olmayınca sarı-kırmızılı takım ileride top tutamıyor, takım sürekli olarak baskı yiyor. Eskişehirspor verimsizdi, bu baskıyı gole çeviremedi. İki yeni Hajrovic ile Alex Telles; takıma uyum süreçlerini yavaş yavaş aşıyorlar. Bosnalı futbolcunun ilk goldeki asisti kıymetli. Son notum ise Felipe Melo için: Sanki içine Ergün Penbe kaçmış! Rakibe ve hakeme ne nezaketliydi dün öyle öyle!