Uğur hocanın maç önü planı çok netti. Rakibin en etkili yeri olan orta sahayı kilitlemek, Mancini'nin oradaki sürprizlerine dirençli bir oyun koymak. Aykut, Kıvanç, Kaan üçlüsü tam 1 saat G.Saray orta sahasını kıpırdatmadı. Bunun neticesi olarak Rizespor da üretemedi ama plan rakibi durdurmaktı. Galatasaray 17.00'da Snijder'in pasıyla Burak'ın bulduğu pozisyon dışında ilk yarıda etkili olamadı. Beğenirsin beğenmezsin Mancini, Melo ve Selçuk'u daha etkili kullanmak için arkalarına her maç bir sübop koyuyor! Yekta (veya Ceyhun) onları daha da ileri iten faktör olarak konumlanıyor. İleri iten var da, ileri itilecek var mı? Yani Melo-Selçuk ikilisinden ligde kaç haftadır iyi bir ikili performansı gösteremiyor? Melo standardını koruyor, Selçuk kötü; Melo-Selçuk daha kötü! Bu sebeple Snijder sürekli gerilere gelip top aldı. Aldığı toplardan 2-3 tanesini olumlu değerlendirdi uzun oynayarak. Ancak attığı yerden (17.00 dışında) geri geldi toplar! Beşiktaş maçının iki iyi beki Telles ile Veysel de beklenen hücum katkısını veremeyince lezzetsiz bir maç oldu uzun süre. Çünkü 0-0, Rize'nin, Uğur hocanın istediği gidişatın skora yansımış haliydi. 46-61 arası sarı-kırmızılılar yer yer ilk yarıdan bile kötüydü. 46'da Rize'nin kaçırdığı gol, maçı başka yere götürebilirdi. Chelsea maçının aynısından Chedjou golü gelince takıma güven de geldi. 71.37'de Umut, 78.51'de Yekta iki önemli gol pozisyonunu harcadılar. Tütüneker, bu sıralarda hücumcularını bir bir oyuna aldı. Penaltı neticesinde de bir puanı...'UMUT'SUZLUK!G.Saray'ın deplasman fobisi artık 'komik' hale getirdi şampiyonluk mücadelesindeki hırsını. İçeride 3 dışarıda 1 yaz! Her iki maçta 2 puan kaybet! Spor yazarlarının hele de bizim gibi idman takip etmeyenlerin daha geniş gönüllü, az acıtıcı yazılar yazmaları gerektiğine inanıyorum. Ancak bir takımda Umut gibi, (ligde) Selçuk gibi form durumları yerlerde adamların isimlerinin oynuyor olmasına anlam veremiyorum. Mancini, Drogba konusunda haklı olabilir. Ama Didier'in alternatifi bu Umut'sa şampiyonluk yolunda umutsuzluk vardır. Bu kadar düşük tempolu bir Selçuk için kimse 'Oğlum derdin nedir?' demiyorsa ortada dert vardır. Dış sahada kaybedilen 2 puan için halen anlamsız kılıflar icad ediliyorsa, burada bir komiklik vardır.