İlk 15 dakika klasik deplasman G.Saray’ını gördük; tutuk, bekleyen! Ancak 16.15’te Melo’nun üstün gayretiyle hazırladığı Burak pozisyonundan itibaren bambaşka bir takım ortaya çıktı. Öyle 2-3 dakikalar vardı sıkıştırılmış 24 saniye! Aydın Örs, Aydan Siyavuş setleri! Basketbola döktü bir ara! Sneijder’in, Drogba’nın, Burak’ın ağzının içine ‘al da at’ diye gönderdikleri toplarla kaçan 5-6 pozisyonla ilk yarı golsüz tamamlandı. Demir erimiş, çelik bükülmüş; Karabük teslim olmuştu!2. yarı bambaşka bir G.Saray izledik. 16-45 arasındaki kusursuz fırtına yerini melteme bıraktı. Meltem de ne; bildiğin tropikal iklim sıcaklığı! Futbol adına yapılan tüm doğrular bir kenara bırakıldı. G.Saray taraftarı bana kızabilir ancak Selçuk diye bir oyuncu var bu takımda! Üzgünüm kendisinden ‘diye’ diye bahsettiğim için. Bir takımın, hatta bir ülkenin bölgesinde en kıymetli oyuncusu bu kadar kötü olursa o takımın maç kazanmasından söz edilemez. Oyunun ‘nirengi’ noktasındaki en kilit ismi, maç boyu Karabüklü’nün en güvendiği isim oldu. Aldığı her topu onlara attı çünkü!ZEKİ MÜREN DE GÖRECEK Mİ?Mancini de efsane! 76’da Umut’u oyuna aldı (ki o da Selçuk’tan farksız) fiili 4-2-4’e döndü, hiçbir şey olmadı. Sokaktaki çocuğun dahi bilebileceği gibi son dakikaların doldur-boşalt oyununda, takımda topu en iyi tutabilen adam Drogba’yı uzatmalar dahil bitime 8.5 dakika kala oyundan aldı. Sonra da şişirmeye başladı topu.Futbolda büyük konuşulmaz; ancak 9 hafta kala F.Bahçe önünde resmi olarak 2 puan geride kal, rakibin Erciyes’i yenerse 5 olsun, Trabzon’dan da 3 alsın 8.... Sen dış sahada böyle oynarsan, istediğin kadar avun ‘Fener, Telekom’a gelecek’ diye! ZEKİ Müren de bizi görecek mi?