ÖNCELİKLE iki büyük camianın derbi öncesindeki olgunluklarına teşekkür ederek başlamalı. Başkanlarından malzemecilerine hiçbir unsuru maça ve ebedi dostluğa halel getirecek davranışlarda bulunmadılar. Sahadaki futbolcular da sadece top oynamayı düşününce hepimizin futbolu düşünüp konuştuğu bir 90 dakika yaşadık. Maçı da hak eden kazandı. İLK 15 dakikayı bir kenara bırakacak olursak, maçın tümünde üstün olan, çeşitli futbol doğrularıyla galibiyeti arayan takım F.Bahçe’ydi. Selçuk İnan, Hamit Altıntop ve Yasin’in şutlarını harika çelen kaleci Volkan Demirel’e bir büyük tebrik parantezi açmalı. Burak’ın 11.dakikadaki aşırtması G.Saray’ın maçta akılda kalan öteki pozisyonuydu.F.BAHÇE’YE gelince! İlk 15 dakikada yediği baskıdan olanca deneyimiyle çıkmayı başaran sarı-lacivertliler, hücumun tüm yönlerini eşit ağırlıkta kullandılar. Bilhassa Gökhan-Caner kanatlarından elbette bindirmeler söz konusuyken, ortaya ‘ortadan’ Diego Ribas çıktı; ortalara Kuyt geldi. F.Bahçe, birçok şut atarak rakibini boğdu.OLCAN’I ATAMADI!DEVRE sonunda Hakan’ın sakatlanıp çıkması ikinci yarıda F.Bahçe’nin maçın hakimi olmasını sağladı. Ne kadar yetenekli olursa olsun Koray’ın deneyimsizliği savunma balansını 46’dan itibaren iyiden iyiye bozdu. Sonrasında söz, Muslera’nın ve F.Bahçe forvetlerinindi! Mehmet ve Emre müthiş organizasyonlarıyla öndeki arkadaşlarının atak devamlılığını sağladılar. Topal’ın goldeki zihin parlaklığı görülmeye değerdi. Kuyt, müthiş bir enerji gösterdi; yanına yaratıcılığını koydu, bitiriciliğini ilave etti.MAÇIN 1-0 bitmesinde, yani F.Bahçe’nin tek golde kalmasına etkenlerden biri de Cüneyt hoca oldu. Olcan’ın pozisyonunda vermesi gereken kartın rengi sarı değil, kırmızı olmalıydı. Kalan haftalar şimdi çok daha heyecanlı geçecek.