SELÇUK ’SUZ orta sahasıyla G.Saray’ın ne kadar yumuşak olabileceği tahmin edilirdi. Karşıdaki M’Bia-Okay merkezine karşı Jose-Bilal ikilisi bildiğin helvaydı. Buna rağmen oynatmama çabası değil de, oynama gayreti gösteren merkez ilk 20 dakika G.Saray’ınkiydi. Sonrasında taaa 65’lere kadar sazı ev sahibi eline aldı. ÖNCE çok etkili oyuncuları olunca, onlarla pas alışverişi kurmak, pozisyon üretmek kolay oldu. 4-5 tane %100 pozisyon yakalandı bu 40-45 dakikada. Hele bi 54-65 arası var ki aman aman! Kolayca kat edilen mesafelerle, orjinal yerleri dışında oynayan rakip savunmacılar üzerine rahat-rahat gidişler; kale(ci)yle karşı-karşıya kalmalar!SONRA birden bu gidiş durdu. Trabzon kaçırdıkça iştahlanacağına güven sorunu yaşamaya başladı. Peşi sıra dengeyi sağlayan G.Saray’da Sinan oyuna girince, takım tekrar 11 kişi oldu. (Detay yazmaya yerim yok; Podolski bir yazı konusu çünkü!) Bir de Umut, Burak’ın yerine zorunluktan dolayı da olsa oyuna dahil olunca, ön taraf hem sertleşti, hem de daha tehditkar hale geldi. Sinan’ın direkten dönen topuyla başlayan dakikalar, güven yenilemesine neden oldu.ELİ GÖRMEDİ!GOL, gol pozisyonundan gelmedi belki ama ötesinde kaçan 2-3 net pozisyonla G.Saray, rakibinden daha az iyi oynadığı maçtan 3 puan çıkardı. Oyunun genelinde galibiyete yakın taraf Trabzon’du. Marin, Cavanda, MBia ve N’Doye ile bu takımın yolu çok açık. Ayrıca Cüneyt Çakır Denayer’in elle oynadığı pozisyonda vermediği penaltıyla maçın sonucuna Trabzon aleyhine etki etti. Burak’a karşı anlamsız kinlerini artık bırakmalarını tavsiye ettiğim Trabzon taraftarı ise gerek sayı olarak, gerekse coşku olarak olağanüstüydü.