HER şeyini 26 Mayıs F.Bahçe finaline bağlamak istemeyen havada başladı G.Saray maça. Oyuncularda 5.’liğin ne kıymetli olduğu bilinci fark ediliyordu. Beşiktaş’ı oyun ya da skor olarak yenebilen her takımın yaptığı işi yaptılar ilk yarı. Aşırı efor sarf etme pahasına Atiba’nın pas bağlantısını kesmekti hedef; öyle de yaptılar. Bir iki oyuncu değil, neredeyse 6-7 oyuncu Atiba’nın dış dünya ile top bağlantısını kesmek için didindi.G.SARAY yılın en iyi derbi dakikalarını oynadı. Son haftalarda yükselen oyun performansını taçlandırdı. Gol bulamamasının nedeni ise bir santrforunun olmamasıydı. Sabri, Yasin, Podolski fırsatları ‘gol vuruşçusu olmamaktan’ ötürü kaçırdılar. Oyunla ilişkili dört dörtlük, skorla ilişkili ‘sıfır’ bir ilk yarıda Beşiktaş ne yaptı? Koca bir hiç! Taraftarlarını heyecanlandıramadıkları gibi ‘acaba şampiyonluk yine mi kaçıyor?’ duygusuna ittiler.2. yarı iki takım da aslına rücu etti! G.Saray yorgunluğun da verdiği geri çekilme ile birkaç hafta öncesinin ‘büzüşmüş’ futboluna döndü. Beşiktaş da devrede kendine geldi. 46’dan itibaren bildiğimiz Beşiktaş gibi yayıldı sahaya.AVRUPA KUPAYA KALDIG.SARAY, Atiba’ya ve 3. bölgeye baskı yapamayınca tüm alan Kartal’a kaldı. Nakış gibi dokudu Oğuzhan ile Sosa... Sosa en az 3 önemli pozisyondan yararlanamadı. Gomez’in golü ile maçın sonucu belirlenirken öncesindeki 2-3 paslaşma zaten sezonun özeti. G.Saray, maç sonrasında hocasının belirttiği gibi, yediği golün reaksiyonunu gösteremedi. Beşiktaş şampiyonluk yolunda çok önemli krediyi cebine koyarken, G.Saray’ın Avrupa bileti büyük olasılıkla 26 Mayıs gecesine kalmış durumda!