SPORUN içinde en çok duyulan, telaffuz edilen, yazılan, okunan kelimelerdendir YILDIZ. Gol, basket, ofsayt, faulle başa baştır kullanım sayısına baksanız. Hepimizin en sevdiğidir; kimi zaman sahadaki, kimi zaman gelecek diye beklediğimiz, kimi zaman da ‘olacak’ ümidi taşıdığımız yıldız sporcular. ‘Nedir?’ diye sorulsa, pek çok ortak noktası olan tarifi vardır herkesin kendine göre. Yıldız sporcuya en ideal tarifi bulmak değil konum ama ‘örnekleyin’ dense kaç Türk isim gelir acaba akıllara?TAKIMINI sırtlayan da yıldız yakıştırmasına hak kazanır, gol kralı olan da en iyi şutör de yıldızdır, kimine göre A takıma yeni çıkıp sorumluluk alan da. Bendeki yıldız tanımında imaj olmazsa olmazlardandır mesela. Tuttuğun takımda oynamasa da sonunda kimin kazanacağıyla ilgilenmesen de o mücadeleyi izlemeye sebebin olandır. Bunu sağlayan faktörlerin başında imajın geldiği inkar edilemez. Tenis takip etmeseniz de Nadal’ın maçına gitmek ister, Real Madrid’i tutmasanız da Ronaldo forması alırsınız şüphesiz. FAVORİ OYUNCUM YOK!ÖRNEKLER çok sıradan ya da uzaklardan gelmiş olabilir. Bizde futbolda bir dönem İlhan Mansız, basketbolda İbrahim Kutluay bu tanıma uyardı. Şimdilerde Arda’yı örnek verenler olabilir belki. Futbolda yaklaşan Avrupa Şampiyonası elemeleri, basketbolda yaz sonu Dünya Şampiyonası falan derken aklıma geliverdi, düşünmeye başladım. Forma alacak olsam tercih sebebi yok. ‘Fark etmez’ der alırım birini. Sporcuların her biri kaliteli, önemli elbette ama altını çizmek istediğim konu başka. Hayranlık uyandırıp öne geçeni yok.ÜST seviye sporcu olunca ‘ünlü kişi’ de oluyorsunuz. Yani takip edilen, merak edilen, farklı olan, örnek kabul edilen. Sporcu kimliğiyle bir bütün halini almalı bu durum. Yani giydiği de yazdığı da söylediği de en az sahadaki kadar kendine has, en az sahadaki kadar farklılığını ortaya koyacak şekilde olmalı. Biliyorum eksiklerin yazıldığı listeler uzadıkça uzuyor ama benim için bu madde üst sıralarda. Şu tabloya bakıldığında oluşan sonuç: Favori oyuncum yok!