İSTİKRAR her şeyde olduğu gibi futbolda da başarının olmazsa olmazıdır. Biliç 2 senedir Beşiktaş’ta. Şampiyonluk yok, derbilerde de 7’de 0... Bakıldığında ‘Biliç başarısızdır’ damgasını vurabiliriz. Peki buna rağmen Biliç gönderilmeli mi? Başkaları ne der bilemem ama ben Biliç’e bir sezon daha şans verilmelidir diye düşünenlerdenim.“İSTİKRAR” dedik... Ne kadar önemli olduğunu biraz gerilere giderek hatırlayalım. 1987-88 sezonu... Gordon Milne teknik direktör, şampiyon G.Saray. 1988-89 sezonu... Milne teknik direktör, şampiyon F.Bahçe... Camia karışıyor. Fulya basılıyor. Sözlü, fiziki müdahaleler, Seba’nın evininönünde protestolar, Milne’nin ve futbolcuların kovalanışı... Herkes “Milne gitsin” diyor ve herkes Milne’ye gitti gözüyle bakıyor. Bir kişi hariç, başkan Süleyman Seba...SEBA ARKASINDA DURDUO çalkantılı dönemde kulüp binasına gidiyorum, rahmetli Şevket Yorulmaz ile bir şey konuşacağım. Süleyman Ağabey de o sırada odasına geçiyor. Son derece neşeli. Bundan cesaret alarak, kapısını vurup içeriye giriyorum. Hemen çay söylüyor. Rahatlıyorum. Başıma neler geleceğini, ne fırçalar yiyeceğimi bildiğim halde, neşesinden ve ısmarladığı çaydan da cesaret alarak soruyorum, “Süleyman Ağabey, Milne ne olacak?”KORKTUĞUM başıma geliyor. Neşeli, nadiren de olsa gördüğüm güleryüz gidiyor ve çok sert bir ifadeyle “Ne olmuş Milne’e? Taraftar, basın gitmesini istiyorsunuz diye göndereceğimi mi sanıyorsunuz? Bu kulübü taraftar ve basın yönetmiyor. Bir başkanı ve yönetim var, kararı onlar verir. Şimdi açık açık söyleyeyim, ben başkan olduğum sürece Milne’i hiçbir yere göndermem!”BEN de o kadar laf işittik, fırça yedik, biri de bir, bini de bir deyip, “Neden” diye soruyorum. “Sana ne? Size ne?” lafı işiteceğime son derece samimi bir şekilde sebebini şöyle açıklıyor: “Bu adam dürüst.. Bu adam tok gözlü.. Bu adam futbolu biliyor.. Bu adam işini ve Beşiktaş’ı seviyor. Bu adam futbolcularına, futbolcuları bu adama güveniyor. Ve bu adamın gözlerinde Beşiktaş’ın başarılarını, şampiyonluklarını görüyorum ve inanıyorum.”SONRA 3 ŞAMPİYONLUKONDAN sonra ne oldu, yine bir hatırlayalım: 1989-90... Hem kupa hem lig şampiyonu BEŞİKTAŞ, 1990-91... Şampiyon Beşiktaş... 1991-92... Namağlup şampiyon Beşiktaş... 1992-93’te ise son maçta G.Saray, A.Gücü’nü 8-0 (!) yeniyor ve Beşiktaş averajla 4. şampiyonluğu kaybediyor. İşte istikrarın karşılığı.FUTBOLCULAR HOCADAN MEMNUNAYRICA “Futbolcular, Biliç’i sevmiyor. Onunla anlaşamıyor” sözlerine sakın kulak asmayın. Ben hepsiyle konuşuyorum. Bir tek futbolcunun Biliç’ten şikayetçi olduğunu duymadım, yedek kulübesindekiler de dahil.BENCE O IŞIK BILIC'TE VARTABİİ ki karar başkan Fikret Orman ve yönetiminin. Ama ben yönetimde olsam ve oylama yapılsa, oyumu kesinlikle Biliç’e bir sezon daha şans verilmesinden yana kullanırdım. Ve Biliç bu şansı hak ediyor. Başkan Fikret Orman, Biliç’in gözlerine baktığında ne görüyor bilemiyorum ama ben Biliç’in gözlerine baktığımda Süleyman Ağabey’in Gordon Milne’ye bakıp da gördüğü ışığı görüyorum.