Topraktan yıldız çıktı

YAŞAMININ ikinci onluk bölümüne Roland Garros finalisti olarak başlamak tarifi mümkün olmayan bir hediye olsa gerek, hele ki rakibinin de aynı gün doğum günüyse ve bu hediyenin en az onun kadar peşindeyse.

BÜTÜN maçları yaşının getirdiği gözü karalık ve özgüvenle oynarken arkasında bıraktığı isimler Stosur, Wozniacki and Bacsinszky olan Jelena Ostapenko’dan bahsediyorum tabii ki. Bu kadar genç ve gözü kara olması onu daha da tehlikeli hale getiriyordu çünkü kortta ne deneyebileceğini çoğu zaman tahmin bile edemiyordunuz. Üstelik geride bıraktığı örnekler, tecrübenin, yaşın karşısında çok da önemli bir özellik sayılmadığını kanıtlarken. Çabuk, agresif, kazanmaya aç, hücum oyununu ve risk almayı çok seven ama biraz aceleci. Kariyerinin ilk turnuvasını bir Grand Slam’de kazanmanın peşinde...

0-3’TEN GERİ DÖNDÜ

KARŞISINDAYSA, Paris’te çok temiz bir 2 haftayı geride bırakmış ve turnuvanın başından beri favori olan 2014 finalisti, dünya 1 numarası olmak için korta çıkan Simona Halep. En az Ostapenko kadar agresif ve bonus olarak epey de tecrübeli.

BU final bizlere Serena, Vika, Kvitova ve Masha’nın olmadığı kadınlar maçlarında; uzun zamandır hasret kaldığımız heyecanlı ve iyi tenise doyacağımız o finali vaat ediyordu. Nitekim öyle de oldu. Henüz maçın başladığını bile anlamadan Ostapenko ilk Grand Slam finalinde 0’a karşı servis kırmıştı bile. Ama Halep’ten yanıt gecikmiyordu. Fakat Letonyalı raket kırdığı her servisten sonra basit hataların su yüzüne çıkmasıyla kendi oyununa tutunmakta zorlanıyordu.

ÖNCEKİ karşılaşmalara kıyasla -sonradan toparlamakla beraber- ayakları biraz daha yavaş kalıyor görüntüsü vardı. Gerek bu sebeple, gerekse agresif oyununun ve zorlu açılar denemesinin bir neticesi olarak basit hatalar kaçınılmaz oluyordu. Bu verilerin sonucunda ilk seti 6-4 ile hanesine yazdıran taraf Halep oluyordu.

İKİNCİ set, rüzgar bir anda Rumen tenisçinin arkasından esmeye devam etti. Halep 3-0’ı bulmuşken, durumu 4-0 yapma şansını tam 4 kez yakalamışken Ostapenko vites arttırdı ve işte maç orada kırıldı. Durumu 0-3’ten 4-3’e getiren Letonyalı, öldürücü forehandleri ile çok fazla basit hata yapmaya devam etse de oyunu domine etmesiyle seti kazandı.

KUERTEN’DEN SONRA İLK

20 yaşındaki raket o kadar korkusuz bir oyun ortaya koyuyordu ki, en kritik puanlarda, 15-40 gerideyken dahi, geri adım atmıyordu. Oyunun gidişatını tamamen o belirliyor, Halep baskıyı her geçen saniye daha çok hisseden taraf oluyordu.

OSTAPENKO günün sonunda kariyerinin ilk turnuvasını Roland Garros’da kazanmış ve bunu 1997’de Gustavo Kuerten’den sonra başaran ilk isim olmuştu. Üstelik Kuerten bunu 8 Haziran’da yani Ostapenko’nun doğum gününde başarmıştı.

JELENA Ostapenko, sonuna kadar hak ederek, spektaküler bir tenis ve yaşından kat be kat büyük bir oyun anlayışıyla 2017 Roland Garros şampiyonu oldu. Uzun yıllar kortta bize bu tenis zevkini yaşatması dileğiyle...