Gazete Vatan Logo
Galatasaray Ünal Aysal'dan büyük itiraf!

Ünal Aysal'dan büyük itiraf!

Galatasaray Başkanı Ünal Aysal, spor basınının müdürleriyle sohbet toplantısı düzenledi.

Ünal Aysal'dan büyük itiraf!

Galatasaray Kulübü Başkanı Ünal Aysal, spor müdürleriyle sohbet toplantısı gerçekleştirdi.

GÖREVLİ HOSTES SARA KRİZİ GEÇİRDİ
Galatasaray Kulübü Başkanı Ünal Aysal'ın basın toplantısında bir görevli sara krizi geçirdi. Başkan Ünal Aysal'ın Ali Sami Yen Spor Kompleksi Türk Telekom Arena'da düzenlediği basın toplantısı sırasında görevli bir hostes rahatsızlandı. Sara krizine girdiği öğrenilen hostese ilk müdahale yapılırken, toplantı bir süre verilen aranın ardından devam etti.

Galatasaray Kulübü Başkanı Ünal Aysal, "Geçtiğimiz iki ay içinde ciddi bilgi kirliliği, hatta saldırı Galatasaray'a musallat oldu. Bu sadece bana değil, yönetime değil, bütün camiaya dönük saldırıydı" dedi.
Sarı-kırmızılı kulübün 25 Ekim'de yapılacak olağanüstü seçimli genel kurulunda aday olmayan mevcut başkan Aysal, spor medyasının müdürleri ve temsilcileriyle bir araya geldi. Türk Telekom Arena'daki kulüp merkezinde gerçekleştirilen toplantıda Aysal, başkanlıkta bulunduğu 3,5 yılın değerlendirmesini yaptı.
Dönemini tamamlarken bazı soru işaretlerinin kimsenin kafasında kalmasını istemediğini belirten başkan Aysal, şöyle konuştu:
"Bunları beraberce aydınlatalım, Galatasaray'da bir dönemi de böylece kapatmış oluruz. Medya, benim için gerçekten geçtiğimiz 3,5 sene içinde çok önemli deneyimin kaynağı oldu. Çok iyi bilmediğim ve her gün biraz daha iyi anlamaya çalıştığım, ufkumu genişleten bir bilgi kaynağı olarak bana yardımcı ve destek oldunuz. Günün gerçeklerini bir şekilde beraber yaşadık. Ama geçtiğimiz iki ay içinde ciddi bilgi kirliliği, hatta saldırı Galatasaray'a musallat oldu. Bu sadece bana değil, yönetime değil, bütün camiaya dönük saldırıydı. Bazı televizyon programları spor programı olmaktan çıkıp, magazin programı haline geldi. Ufak konular ve gerçeklerden çok büyük yanlışlar oluşturuldu."
Tartışma konusu olan konulara değinen başkan Aysal, Riva'daki arazi ve Galatasaray'ın varlık satışları konusunda bilgi vererek, şu ifadeleri kullandı:
"Galatasaray'ın en büyük değerlerinden biri Riva. Göreve geldikten hemen sonra bana her türlü yetki verildi. Satmak, kiralama, inşaat yapmak ve projelendirmek konusunda elim serbestti. Bu çok sıkıntılı günlerimizde dahi Riva'ya dokunmadım. Galatasaray'ın bütün değerlerini, bugüne kadar üzerinde herhangi bir değişiklik yapmadan, hiçbirini harcamadan bugüne getirdim. Benden sonraki başkana da bu şekilde teslim edeceğim. Ama projelendirdim. Benim görevim bir proje yapmaktı. Borçlarımız var. Borçlar bana miras olarak geldi. Borçların aşağı yukarı miktarı her şeye rağmen aynı. Bu borçlardan da kurtulmak görevimiz. Bununla ilgili projelendirme yaptım. Gayrimenkullerimizin bir çatı altında toplanıp, bunun gayrimenkul yatırım ortaklığı veya yatırım fonu formülü üzerinde değerlendirilmesi, böylece 100 liralık arazimizin, projelendirildikten sonra 200 liraya çıkarılması, 100'lük rakamın başka bir haslete çıkarılması ama artı değerin de borçların ödenmesi ve böylece borç yükümüzün hafifletilmesi yönünde çalışmalarımız oldu. 2014'te 13 Nisan'da gerçekleştirilen genel kurula bu şekilde izah ettim."
"Formülleri ürettim ama kabulü yönünde başarılı olamadım"
Başkanlığı döneminde sorunları çözmek için formülleri ürettiğini anlatan Ünal Aysal, kulübe kabul yönünde ise başarılı olamadığını dile getirdi.
Çalışmalarının ana hedefinin borç yükünü hafifletme olduğunu kaydeden Aysal, "Bu borç yüküyle Galatasaray bugün ekonomik olarak Türkiye kulüpleri içinde en güçlüsüdür. Buna rağmen bu borç yükünden kurtulmadığı takdirde Galatasaray'ın prangalarından kurtulup daha yukarı çıkması mümkün değil. Formülleri ürettim ama kabulü yönünde başarılı olduğumu söyleyemem" ifadelerini kullandı.
Eski başkanlardan Özhan Canaydın döneminde AIG ile C hisseleri konusunda yaşanan soruna değinen başkan Aysal, şöyle konuştu:
"2002 yılında başkan Özhan Canaydın ve iki arkadaş bana geldi. AIG ile anlaşma yaptıklarını, bir hafta içinde 23 milyon dolar ödemedikleri takdirde AIG'ye 60 milyon dolarlık cezai ödeme yapmaları gerektiğini, bunu yapamayacaklarını, bu şekilde kulübün kontrolünün tamamen AIG'ye geçeceğini söylediler. Bana tuhaf geldi. Neden kulübün hisselerini AIG'ye vermişlerdi? Burada önemli olan para değildi. Galatasaray'ın kurtarmak istediği şey C grubu hissesiydi. Önemli olan oydu. O zamanki yönetimin bence yanlış bir idari tasarrufuyla, Faruk Süren dönemidir hatırlatayım, bu C hissesi üretilmiş ve şirkete verilmiş. AIG'nin Galatasaray'daki bütün kararlarda veto hakkı vardı. Yönetimi birebir denetleyen, kontrol eden ve yönlendiren bir konumdaydı. Önemli olan bu C hissesini almaktı."
Kendisinin 23 milyon doları ödeyerek C hisselerini aldığını vurgulayan Ünal Aysal, şöyle devam etti:
"Hem C hissesini hem diğer hisseleri üstüme aldım. C hissesini aynı kulübe verdik. Kulüp iptal etti. Bu şekilde sıkıntı giderildi. 23 milyon dolarlık hisseler bende kaldı. Karşılığı olarak kulüpten bir faiz anlaşması, bir kar anlaşmam yoktu. Bir senelik anlaşmaydı. Bir sene geçti 'hisseleri alacak mısınız?' diye sordum. 'Şu anda alamayız' dediler. Bir sene daha uzatma talebinde bulundular. İkinci sene sonrasında alıp alamayacaklarını sordum. Alma imkanı olmadığını söylediler. Hisseleri satmaya çalışacaklarını söylediler. Bir köşe yazarı dostumun önerisiyle Canaydın, hisseleri satmaya çalıştı. Beni aradı ve 23 milyon dolara alıcı bulduğunu iletti. Piyasaları kontrol ettim ve hisselerin 37 milyon dolar değeri olduğunu söyledim. 37 milyon dolar toparladık ve tamamı kulübe geçti. Kulüp bu paranın içinden 23 milyon dolarımı ve diğer haklarımı verdi. Kulübe de 5-6 milyon dolar ekstra kar kaldı."
Bu arada Aysal'ın konuşması sırasında kulübün bir çalışanı rahatsızlandı. Tansiyonu düşen ve kafasını yere çarpan kişiye ilk müdaheleyi statta bulunan sağlık ekibi yaptı. Kulüp çalışanın rahatsızlığı nedeniyle basın toplantısına bir süre ara verildi.
Türk Telekom Arena'daki kulüp merkezinde, medya kuruluşlarının spor müdürleri ve temsilcileriye bir araya gelen Ünal Aysal, sarı-kırmızılı kulübün başında geçirdiği 3,5 yıllık dönemle ilgili bilgiler verdi.
Galatasaray'ın ekonomik olarak battığı yönünde iddialar bulunduğunu aktaran Aysal, bu iddialara rakamlarla karşılaştırmalı olarak yanıt vermek istediğini belirterek, şunları söyledi:
"Göreve geldiğim 2011 yılı mayıs ayında Galatasaray neredeymiş, 2014 yılı eylül ayı sonu nerede? Ben kulübü devraldığımda, nominal sermaye 2,8 milyon liraymış, bugün ise 21,8 milyon lira. 2011'de dönem zararı 159,6 milyon liraymış, bugün 117,5 milyon lira. Bu zararlar genelde kur farklarında ve borç fazilerinden üretilen rakamlardır. Özkaynaklar, 2011 senesinde eksi 248 milyon liraymış, bugün 40 milyon lira. Borç alacak farkı, devraldığımızda 328 milyon dolardı, bugün 10 milyon dolar farkla, 338 milyon dolar. Bu arada biz 81,4 milyon dolar faiz ödemişiz. Toplam 328 milyon dolar olan borca, 81 milyon dolar faiz de koyduğunuzda, aşağı yukarı 410 milyon dolara geliyor. Yani 410 milyon dolar olması gereken borç, bugün 338 milyon dolar. Buna böyle bakmamız gerekir."
Kendisinin hemen hemen sıfırlanmış bir futbolcu portföyü aldığını kaydeden Aysal, şu ifadeleri kullandı:
"Bugün 165 milyon dolarlık bilanço değeri olan bir takımımız var. Amatör şubelerden bahsetmiyorum bile. Sadece futbola baktığımızda, ligi 2011 senesinde 8., ondan bir sene evvel 3., ondan bir sene önce de 5. sırada bitirmiş. Bugünden geriye bakarsak, futbola yaptığımız yatırımlar karşılığını almış görünüyor. Son 3 sezonumuzda, 2 lig şampiyonluğu, 2 TFF Süper Kupa şampiyonluğu ve 1 Türkiye Kupası şampiyonluğumuz var. Yani boşa harcama yapılmış, paralar savrulmuş değil. Bizden önceki dönemde 3 senedir kupa dahi yok. Ayrıca dönemimizde 3 sezondur üst üste UEFA Şampiyonlar Ligi'ndeyiz ve bir kez çeyrek final oynadık, bir kez de gruptan çıktık."
"2011 yılında iyi bir miras almadık"
Bir önceki yönetimin kendilerine çok iyi bir miras bıraktığı yönünde açıklamalar duyduğunu aktaran başkan Aysal, "Bize çok iyi bir miras devrettiklerini söylediklerini duyuyorum. İlk defa size bahsediyorum, biz 2011 yılında iyi bir miras almadık" diye konuştu.
Türk Telekom Arena'nın yapılmış olduğunu dile getirerek, bu nedenle teşekkürlerini ileten Aysal, şöyle devam etti:
"Ama stadın isim hakkı 2019-2020 sezonuna kadar satılmış ve parası harcanmıştı. Biz buradan herhangi bir gelir elde edemedik. Loca ve VIP koltuklarının satışları 2014 yılına kadar peşin olarak yapılmış ve paraları harcanmıştı. Bu da bizim gelir hanemize yazılmadı. Forma reklamlarının tamamı 2014 yılına kadar satılmış, paraları yenmişti. Bunları üst üste koyduğumuzda, biz 328 milyon dolar borç alırken, alacak hanemizde de 156 milyon dolar eksiyle başladık."
"Bazı dostlarım, 'korktu, kaçıyor' gibi yakıştırmalar yapıyorlar"
Ünal Aysal, kendisinin başkanlığı bırakarak kaçtığı yönündeki eleştirilere cevap vererek, "Şimdi benim için bazı dostlarım, 'korktu, kaçıyor' gibi yakıştırmalar yapıyorlar. Değerli dostlarım, ben korksaydım, 2011 senesinde bu tabloyu almazdım" ifadelerini kullandı.
"Bugün 2014'te, ilk tablonun fersah fersah ötesinde, iyileştirilmiş bir tabloyla ayrılıyorum" şeklinde konuşan Aysal, şunları kaydetti:
"Benim ayrılma sebebim net. Ne zorluktan, ne para sıkıntısından kaçtığım için, korktuğum için ayrılmıyorum. Ben sorunlarımızın cevabını araştırıp buldum ve bulduğumuz formüllere onay alamadığım için gidiyorum. Çünkü elimin kolumun bağlanıp, bana 'koş' denmesinden hoşlanmam. Çünkü burada bütün çıkış formüllerini önerip, karşılığında bir negatif cevap aldığınız vakit, bu sizin istenmediğinizin mesajıdır. Bu mesajı almazsanız, başka bir şekilde bu mesaj size iletilir."
"Futbolcu ödemeleri, 1,5-2 ay gecikmeyle yapılıyor"
Ünal Aysal, son dönemde gündemde olan futbolcu ödemelerinin gecikmeli yapıldığı iddialarına değinerek, şöyle devam etti:
"Neden futbolcu ödemeleri 1,5-2 ay gecikerek yapılır? Neden para sorunları çok sık dile getirilir? Çok açık bir şekilde söyleyeyim; futbolcu ödemeleri 2011 döneminde, 7-8 ay gecikmeyle yapılırken, bu şimdi ortalama 1,5 ay gecikmeyle gerçekleşiyor. Buraya kadar getirdik ama henüz sıfırlayamadık. Futbolcularımız, teknik ekiplerimiz destek sağlıyor ve anlayış gösteriyorlar. Aile havasında sorunlarımızı paylaşarak ilerliyoruz. Bunların çözümünü hazırlamıştık ama kabul görmedi."
Futbolda yanlış transferler de yapmış olabileceklerini anlatan başkan Aysal, "Hepsinin isabetli olduğunu söyleyemem. Üç tane teknik direktörle çalıştım. Üçü de ayrı görüşteydiler ve ayrı taleplerle geldiler. Hepsi için elimden geleni yapmaya çalıştım. Sporcu ve teknik adam maliyetleri, kulüp gelirinin yüzde 80'leri civarındayken, şimdi yüzde 61'e düşmüş durumda. Bunu ideali zaten yüzde 50. Aşağı doğru da önümüzdeki dönemde inecektir. Futbolun G20'si içine girmiş bir Galatasaray'dan bahsediyoruz. Para Ligi'nde gelir olarak ve takım değeri olarak 16. durumdayız" görüşlerini paylaştı.
Aysal, Türkiye'de büyük kulüpler içinde en düşük banka faiz oranlarını kullanan takımın da Galatasaray olduğunu savundu.
"Nakit akışı sorunumuzun çözümü, borçların azaltılmasından geçer"
Ünal Aysal, Galatasaray'ın mevcut nakit akışı sorununun, borçların azaltılmasıyla çözüme kavuşturulabileceğini vurguladı.
Kulübün 338 milyon dolarlık borcunun faizini ödeyebilmek için dahi ayrıca gelir üretilmesi gerektiğine dikkati çeken başkan Aysal, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Benim oyuncularıma ödeyeceğim paranın büyük bir kısmı, bankalara faiz olarak gidiyor. Demek ki bu borçtan bir an evvel kurtulmam gerekiyor. Bunun tek yolu, değerlerimizi kullanmak ve artı gelir sağlamaktır. Bugün Avrupa seviyesine gerçek anlamda çıkmak istiyorsak, Türkiye sınırlarını aşmak istiyorsak, onların ekonomik değerlerini yakalamamız gerekiyor. Bu da cesaretle, vizyonla olur. Biz bugün o noktadayız. Benden sonra gelecek başkanlarımıza da tavsiyem, bu konuda ısrarlı olmaları ve camiamızı yeteri kadar bilgilendirmeleri. Ben bunu yeterince yapamamış olabilirim."
"Kendim için inceleme raporu hazırlatıyorum"
Başkan Aysal, 2011 yılında göreve geldiğinde kulüple ilgili bir ön inceleme yaptırdığını aktarırken, şimdi kulübü devrederken de yine aynı ön incelemeyi hazırlattığını aktardı.
Dünyanın önde gelen firmalarından birinin çalışma yürüttüğünü belirten Aysal, şu ifadeleri kullandı:
"O dönem neyi teslim aldığımız görmek için bunu yaptırmıştım. Rakamlar ve yanlışlıklar rapor edilmişti. Kendim için aynı incelemeyi hazırlatıyorum. Geçtiğimiz ay talimatını verdim. Dünyanın dört büyük denetleme firmasından biri şu anda gece gündüz çalışıyor. Yaptığım işlemlerin hepsini kontrol ediyorlar. Bir açığımız, bir ayıbımız varsa bu raporda tarafsız olarak ortaya çıkacaktır. Söylediğim rakamların ciddiyeti tarafsız olarak teyit edilecektir. Ben bunun bir suretini divan kurulu başkanına, bir suretini de benden sonra gelecek başkana takdim edeceğim. Böylece gönül rahatlığıyla görevimi devretmiş olacağım. Bir sürü dedikoduya, tevatüre, suçlamaya ve karalama kampanyasına da belki karşı çıkacağımız yazılı bir doküman olur."
"Önemli olan kupa değildi"
Galatasaray Kulübü'nün spor hukukuna, spor etiğine ve fair-play anlayışına her zaman saygılı olduğunu kaydeden başkan Aysal, "Biz hiçbir oyunun parçası olmadık. Her türlü hak arama yollarını kullandık, bundan sonra da kullanacağız. Sadece adil ve ahlaki yarışmalar içinde olduk. Şüphe duyduğumuzda o yarışmadan çekildik" diye konuştu.
Yarışmadan çekilmelerinin bir mesaj olduğunu savunan Ünal Aysal, konuşmasına şöyle devam etti:
"Önemli olan kupa değildi. Önemli olan bu mesajı halkımıza, tüm kulüplere iletebilmekti. Başarılı olursunuz veya olmazsınız. Kaybedeceğiniz bir tane kupadır. Ama o mesajı vermezseniz, siz yönetim olarak hatalısınız. Bu mesajı ben kendi başkanlığım sırasında her vesileyle, hatta bıktırırcasına verdim, yine veriyorum. Çünkü beklentim, sadece Türk sporunun dünya standartlarına kavuşmasına dönük bir hayal ve ümit. Bu ümidimi gerçekleştireceğim. Başkanlığım sırasında yapamadığımı, başkanlığımdan sonra başka şekillerde muhakkak ki gerçekleştirme çabası içinde olacağım. Biz hiçbir zaman kolay yolu arayan bir yönetim olmadık. Biz hep doğru yolu izleyen bir yönetim olmaya çalıştık. Başarılı olduk veya olamadık. Netice ortada."
"Türk futbolu, vasıfsız kişilerin elinde geriliyor"
Ünal Aysal, Türk futbolunun uluslararası alandan kaybolma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu savunarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bugün en ciddi sorunumuz, dünyanın en güçlü ekonomik gelişimine sahip olan futbolun ülkemizde maalesef bazı vasıfsız kişilerin elinde biraz daha gerileyerek, çok yakında milletlerarası arenadan çekilip, yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olmasıdır. Bunu çekinmeden söylüyorum ve kimseyi hedeflemiyorum. Bu korku benim içimde var. Spordan beslenen, sporu yöneten hepinizin içinde bu korkunun olması lazım. Bu noktaya geldiğimiz vakit, çok güçlü bir ekonomi, güçsüz bir şekle dönüşebilir. Bunun alarm zilini bugün görevden ayrılırken ben çalıyorum. Lütfen bu çağrımı her zaman hatırlayın. Spor kulübü yöneticisi birçok arkadaşımın aynı izlenim içinde olduğu halde seyirci kalması da benim görevden ayrılırken içimde kalan en büyük ukdedir. Keşke herkes bu yönde kürek çekse."
Yöneticilerin seyahat masraflarını kulübe ödettiği yöndeki iddialarla ilgili Aysal, "Yöneticilerin hepsi uçak, yemek ve seyahat masraflarını ceplerinden ödediler. Ben yapmadığım bir şeyi yöneticilerime de yaptırmadım, onlar da zaten böyle bir talep içinde olmadılar" diye konuştu.
Galatasaray'ın ödenmemiş vergisi bulunmadığını, taksitlendirilmiş vergisinin olduğunu, taksitleri de zamanında ödediğini anlatan Aysal, "Şu anda diğer kulüpler gibi Galatasaray'ın da uzlaşma masasında olan ve bizden evvelki yönetimden büyük bir kısım gelen, vergi tartışmaları var. Bu şu veya bu şekilde çözülecek. Galatasaray'ın diğer kulüplerden farklı özel bir durumu, sıkıntısı ve çekincesi de yoktur" diye konuştu.
"3,5 sene içinde benim kulübüme haciz gelmedi"
Geçmişte kulübe hacizler geldiğini anımsatan Aysal, "3,5 sene içinde benim kulübüme hiçbir haciz gelmedi. Hiç kimse benim kapımı çalıp 'Paramın süresini çok geciktirdin, ödemezsen sana şunu, bunu yaparım' demedi" ifadelerini kullandı.
Gecikmeleri olduğunu ancak parasal sıkıntılara her zaman çözüm bulduklarını ifade eden Aysal, şöyle konuştu:
"Yönetimlerin görevi çözümleri üretmektir, zorluklardan kaçmak değil. Şahsıma dönük bazı şeyler de var. 2000 yılında aldığım devlet nişanının, o günün cumhurbaşkanının akrabasıyla iş yaptığım için olduğu bile söylendi. Ben hiçbir devlet ihalesine girmedim. Hiçbir devlet yetkilisiyle ortak olmadım, akrabalarıyla da ortak olmadım. Böyle bir ortaklığım hiçbir zaman olmadı. Bundan sonra da olmaz. Bu tip ilişkiler içine ben girmem. Bugüne kadar hangi yolu izlediysem bundan sonra da aynı yolu izlerim. Yurt dışına kaçacağım söylendi. Yurt dışına kaçmak için hiçbir sebebim yok. Benim Türkiye'deki yatırımlarım, yurt dışındaki yatırımlarımdan daha fazla. Nereye kaçıyorum? Benimki araziye çakılı yatırım, nakit değil. Ben buradan kaçmak istesem onlar burada, sebebi ne, kaçmamın ne anlamı olur? Ben kaçsaydım 2011 senesinde bu görevi almazdım. 2014'te çok daha iyi bir durumdayken neden bu söylemler ortaya çıkar? Bunu anlamakta gerçekten zorluk çektiğimi söylemeliyim."
Yeni dönemde başkanlığa aday olan iki başkan adayına da Galatasaray'a olan güven ve hizmet aşklarıyla, gösterdikleri ciddiyet için teşekkür eden Aysal; Alp Yalman ve Duygun Yarsuvat'a teşekkür etti.
Kendisiyle beraber ayrılma kararı alarak dün istifa eden kulüp genel koordinatörü Faruk Işık'a da teşekkür eden Aysal, onun döneminde Galatasaray'ın kurumsallaşmanın en ciddi ve düzenli dönemini yaşadığını vurguladı.
Aysal, konuşmasını tamamladıktan sonra, basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

Haberin Devamı