İSTANBUL’DA geçtiğimiz pazar günü 39. kez Vodafone İstanbul Maratonu heyecanı vardı. Yüzbinlerce insan dünyanın en güzel manzarasında, bir kıtadan diğerine koşma deneyimi yaşadı. 100’den fazla ülkeden katılımcıyı ağırlayan organizasyon için sabahın erken saatlerinde uyanıp, araç trafiğine kapalı yollardan önce toplanma, sonra start noktasına kadar birlikte yürüdüğüm insanların her birinin tek amacı vardı: ‘Çocukların geleceği için koşmak!’Pek çok atlet, toplum gönüllüsü, yardım derneği, şirket... Hepsi aynı tema için koştu ya da yürüdü. 42kilometrede birinci olan Fransız atlet Abraham Kiprotich de, ben de, yanımdaki teyzen ya da minik de... Performans iddiası olan ya da olmayan katılımcıların tamamının hizmet ettiği şey bu mesajdı.SPOR EN ETKİLİ YÖNTEMÖNCELİKLE Spor Bakanlığı ve Spor İstanbul’un hakkını teslim etmek istiyorum. Hazırlık aşamasından itibaren vakıf olma şansı bulduğum yarış sürecinde net şekilde gözlemleniyor ki, organizasyon anlamında büyük aşama kaydedilmiş. Her sene üstüne koyarak, daha başarılı hale getiriliyor ve bu başarı da katılımı arttırıyor. Gelecek sene şüphesiz bu seneki eksiklerin de minimuma indiği bir maraton olacak.SPOR, kitle iletişiminde en etkili yöntem. Kıtalararası bir koşu da takip eden pek çok ülkeyi göz önüne aldığınızda kendinizi, mesajınızı duyurmak için en doğru araç. Birçok ülkeden takip edilen böyle büyük bir kitlesel hareketin parçası olmak ve bunu çocukların geleceği adına yapmak büyük mutluluk. İstismarından, şiddettinden, eğitim eksikliğinden, sanatçı, sporcu çıkarılamamasından dertlendiğimiz tüm o çocuklar için yürümek, koşmak ve dahasını yapmak gerek. Pazar günü güzel bir organizasyon eşliğinde koştuk; sıra dahasında...