G.SARAY’I Süper Kupa maçında F.Bahçe karşısında izlediğimde “Bu yıl biz G.Saraylılar için kahır sezonu olacak galiba” demiştim. Ama deplasmandaki Bursaspor galibiyeti kafamı(zı) karıştırdı, biraz umutlandık. Ama çok geçmeden bunun bir kaza, daha doğrusu şans eseri olduğunu anladık. Eskişehirspor ve Anderlecht karşısında kahrolmaya devam ettik.YİNE de her maçı yeni bir umutla seyretmeden edemiyoruz. Dün de Balıkesirspor deplasmanının ilk 5 dakikasındaki tempoya bakıp, “yoksa işler rayına oturuyor mu!” diye heveslendik ve kısa süre içinde hevesimiz kursağımızda kaldı.SORULAR VE SORUNLARMAÇIN neredeyse tamamına yakın bölümünü rakip yarı alanında, bunun da ciddi bir kısmını ceza sahasında geçiren G.Saray gibi bir takım nasıl gol atamaz? Gol atamamanın dışında çok az gol pozisyonu yaratabilir? O kadar kornerin, kritik yerlerdeki serbest atışların çoğunu saçma şekillerde harcar? Türkiye’nin emektar santrforlarından Sercan ve Gökhan’a birer gol hediye eder? Eboue, Hamit, Sabri’den sonra sağ kanadı, onları mumla aratan (önceki maçlarda) Veysel’e, dün de Yasin’e emanet eder? Transferler konusunu ise tekrarlamak istemiyorum...SORULAR ve sorunlar çok. Bir G.Saraylı olarak ne dünkü maç, ne de şu ana kadar tanık olduklarımız hakkında söyleyebilecek olumlu herhangi bir sözcük, cümle gelmiyor aklıma. Bu kriz halinden nasıl çıkılabileceği hakkında da açıkçası hiçbir fikrim yok. Olan var mıdır, emin değilim.BÜTÜN bu kötü gidişatın, kulüpte zaten kaynayan kazanların ateşini iyice harlayacağı da kesin. Uzatmaya gerek yok, herhangi bir beklentiye kapılmadan, daha kötüsünün olmamasını dileyerek dişimizi sıkmaktan başka yapacak pek bir şey yok gibi.KISACASI kahır sezonu aynen devam ediyor.