F.BAHÇE Ülker’in tarihindeki ilk Final-Four heyecanı, 2000 yılından bu yana Türk takımlarının Euroleague Final-Four’unda ilk temsil edilişi. Karşılaşmaya dair yazılıp çizilecekler bir yana. Bu sezon gösterdiği performansla beklentileri boşa çıkarmayan, Avrupa devlerine sahalarını dar eden, evinde düzenlediği organizasyonda bile temsilcisi olmamış Türk basketboluna, hakemleri dışında da Avrupa Şampiyonası finallerine katılma heyecanı yaşatan bir takımdan bahsediyoruz.ONCA yatırımın karşılığını sahaya, sonuca yansıtmış bir takımdan... Bu yönüyle alkışı sonuna kadar hak ediyor sarı-lacivertli ekip. Gelelim maça. “Final olamaz mıydı?” sorusu akıllarda. Şahsen ben olabileceğine inanan topluluktaydım. Ev sahibi olmanın baskısını yaşayacak olan Madrid’e karşı daha rahat bir takım avantaj da demekti.ÖYLE de başladı maç. Ancak ilk çeyrek ortaya konan başa baş mücadele dışında, sahada Real Madrid’in hissettiği baskıdan eser kalmadı. Kariyerinin maçını dün akşam oynamaya karar verem Rivers, pota altına duvar ören Ayon, Rodriguez, Nocioni, Fernandez derken... Temsilcimiz önce savunmayı sonra hücumu unutuverdi. Top kayıplarının yaktığı canlar da eklenince sonrası malum.KUPA ÇOK YAKIŞIRDI AMA...AÇILAN farka bir geri dönüşle yanıt verme isteği; hem motive Madrid’in dış şutları, hem objektiflikten giderek uzaklaşan düdükler neticesinde sonuç veremedi. Top paylaşımını çok iyi yapamayan, ikili oyunlarda yetersiz kalan temsilcimiz sonunda dirilişe imza atmaya çabaladı ama kazanmaya yetecek oyunu ortaya koyamadı.MAĞLUP oldu diyemeyeceğim çünkü galiptir bu yolda mağlup daha uygun bence. Bu maçın favorisiydi Madrid. Kazandı da. Ama günler öncesinden bu mücadelenin heyecanını yaşayıp, dünyanın 4 bir yanından binlerce Türk’ü Madrid’e toplayıp, sokaklarını da Barcleys Center’ını da sarı-laciverte boyayıp, Final-Four’a da ülke sporuna da renk kattılar ya... Kaybetseler de canları sağ olsun. Kupa çok yakışırdı ama dönüşünüz madalyayla olsun.