BİR takım, bir antrenör, bir camia için daha büyük mutluluk olamaz. Pek çok sıkıntının yaşandığı bir sezonda, bir Türk takımı olarak tarih yazdı G.Saray. Strasbourg’daki ilk maçın ardından 4 sayılık bir dezavantaj vardı İstanbul ayağında. Abdi İpekçi atmosferi için bu farkı dezavantaj sayamayız demiştim ben de pek çok kişi gibi.LAKİN açık söylemek gerekirse ben yakın geçmişte böyle bir topluluk görmedim. Salonu hınca hınç dolduran taraftar şahane bir koreografiyle başlayan desteklerine bir dakika susmaksızın devam ettiler. G.Saray maça bu baskının da etkisiyle fırtına gibi başladı. Savunmada da hücumda da ilk maçın aksine çok daha etkiliydi. Ancak ritmin düştüğü anlarda sakin kalan konuk ekip farkı yavaşca eritti.ÜVEY EVLAT GİBİ!SİNAN’IN ayakta alkışlanacak performansı, Lasme’nın harikalar yaratması, Micov’un soğukkanlı katkısı derken, son bölüme kadar yürekler ağızda izlediğimiz mücadelede 3 çeyreğin suskun ismi McCollum da son çeyrekte nihayet devreye girdi. G.Saray, rakibini 78-67 mağlup ederek EuroCup’a uzandı.HEM de bir Türk takımının ilk kez kaldığı EuroCup finalinde! Duygulanmamak elde değil. Üvey evlat muamelesi gören bir branşta, futbola yatırımın tek amaç olduğu bir ortamda, eksiğine gediğine rağmen kazandı Ergin Ataman ve öğrencileri. Hiçbir şeyi dert etmedi, taraftarını arkasına aldı ve bugünlere geldi. Ergin Ataman da kupalar zincirine bir yenisini ama en kıymetlisini ekledi. Alkışlar Aslan’a!