Şampiyonlar Ligi’nde 2. tura yükselen bir ekibin ligde kazaya uğraması çok olası bir durumdu. Fikstüre göre kendi sahasında kolay bir rakibi geçmiş olan lider takım, G.Saray’ın Ankara’da alacağı sonucu bekliyordu. Bu demek ki G.Saray adına kırılma maçıydı G.Birliği deplasmanı. Kırılma maçının kırılma anı da maçın başında cereyan etti. Juve maçının “Hero’su” Sneijder’in kaçırdığı pozisyon sonrası, savunmanın gafil avlanması G.Saray’ın hem bu maç hem de ligdeki geleceğini belirlemiş oldu.F.Bahçe,, dolu dizgin giderken G.Saray artık 11 puanlık farkı kapatamaz; geçmiş olsun. Sneijder’in kaçırdığı gol sonrası savunmanın konsantrasyonunu kaybetmesinin bedeli ağır oldu. 90 dakikanın geneline baktığımızda maça yüreğini koyan, işin ciddiyetini kavrayan oyuncular mevcuttu. Ancak çabalar yeterli olmadı.G.Saray geriye düştükten sonra Hakan Balta’nın yerine Burak Yılmaz’ın panik atak bir tavırla değiştirilmesi de çok etkili olmadı. G.Saray’ın sorunu bitirici noktada değil, üretim noktasında. Sahada Drogba ve Umut varken gol için yeterli silahınız var demektir. Asıl olan bu silahları barut ile doldurmak. G.Saray pozisyon üretemiyor. ÇİZGİDEN ÇIKAN KÖTÜ KADER Çünkü kadro yapısında adam eksilten. Rakip savunmanın dengesini bozan oyuncu yok. Sadece zorlama baskı ile yoğun çaba ile yarım porsiyon üretebiliyorsunuz. Drogba’nın golü sonrasında ise galibiyet için bir kez net şans buldu sarı kırmızılı ekip. Onda da Burak Yılmaz’ın kaleciyi geçen vuruşunda savunma topu çizgiden çıkardı. Kötü kader bu pozisyonda sonu belirlerken, zafer için biraz da şans gerektiğinin kanıtı idi.Elinizde kaliteli silahlarınız olsa bile gün gelir yetmeyebilir. Soğuk Ankara deplasmanı G.Saray için sezonun kader anlarından biriydi. Sneijder, Drogba ya da Burak Yılmaz zafer için yeterli olmadı. Juventus’u aşan adamlar, Ankara’nın soğuğunu ısıtamadı. Kadro yapınız birçok defosuyla bugüne kadar geldiyse; eh, yıldızlarla da bir yere kadar!