Galatasaray ekibi, yaptığı hataların bedelini ödemeye devam ediyor; Arsenal maçı sarı kırmızıların durumunu açıkça ortaya serdi...Üçlü defans tercihiArsenal gibi bir kontra atak takımına 3'lü defans hattıyla çıkanın aklından şüphe duyarım...Bilindiği üzere kontra atak takımı hıza yönelik bir taktik; bunun yanı sıra tam saha pres ve alan savunmasına bağlı gelişir. üstelik Arsenal tecrübesi eklenti olunca sahada dökülmemiz gayet normal idi. Şayet Prandelli 4-3-3'e dayalı bir güç takımı sahaya sürseydi hız ekibine karşı istediğini elde edebilecekti.Orta alanın iktikrarsızlığıGalatasaray'ın orta hattı son dönemlerde acayip bir düşüş yaşıyor...Selçuk'un günden güne eriyen formu, Melo'nun düzensiz hareketleri, Telles ve Dzemaili'nin zamana ihtiyacı derken durum hortluyor.Hamit ve Bruma'nın tam kapasiteye ulaşması Galatasaray'ın çok işine yarayacaktır, yönetimin bunlar üzerine tütmesi gerekir.Usta diye diller titretilen, bir dönemlerin efsanesi Selçuk eski dönemleri aratır oldu. Eski günlerine dönmesi için gönlünü almak boş. Ona verilen paraya onun gibi on kişi eğitilip potansiyel oyuncu yapılır. Bir de yıllardan süregelen dışarıya bağımlılığın zararları ortada ama gariptir ki ekiplerimiz hâlen farkındalık yaratamadı.Dün oynanan maça baktığımızda rakibin orta alanda iki önemli eksiği olduğunu gördük, pres yaparak avantaja çevirilebilirdi lâkin Prandelli Alman modeli ile rakibin üzerine gitmek istedi, sonuç olarak Sneijder, Melo gibi isimleri geride oynatıp; stoper oyuncularını bek oyuncusu gibi kullanırsan fiziğe dayalı bir ekip bunu lehine çevirmeyi bilir. Sneijder, sanki mahalle maçındaki büyük abiler gibi kalecinin yanına kadar gelip topları alıyor, ilerliyor, pas atıyor ve devamında top kaptırılıyor. Böyle bir adamı savunma bloğuna tabi tutarsan ileri hatta uyur gezer profili sergilemen gayet doğal.Hücum hattının sahada ayıklanmış pirinç ister gibi dolanmasıYedeklerin oyunda bulunduğu vakit paslanmış tabakadan biraz kurtulmalarına karşın hücum hattı çok da dağınıktı. Burak, Pandev, Umut öncüsünde oluşturulan bu hat sahada sadece koşmakla meşgul idi...Acaba geliştirip atletizme mi devretsek?İşimize yarar mı?Drogba rakibin üzerine titrer, top kapardı, hâl böyle olunca partnerleri de iş yapardı. Oysa şu an durum farklı. ileri kısım ayağa pas isteyen, pas gelmeyince de koşup da top alamayan amcalara emanet.Sağlık olsun cimbom; senin paraya ihtiyacın yok. Ne de olsa sen de Ahmet, Mehmet kardeşimin parasını yemeyi meslek edindin...Forma tasarımıGenelde formalar da takıma eksra katkı sağlayayabilir, zira dikkat dağıtıcı bir şekilde tasarlanınca rakibin adapte olması bir hayli güçleşir. genellikle Fransa'da, Güney Amerika'da, Afrika'nın orta kısımlarında formalar da rol sahibi olduğunu görüyoruz.Malûm Türk ekiplerimizce daima sönük, sade ve geniş formalar tercih edilir, bu takımın enerjik olmasını düşürür ve rakibin işini kolaylaştırır...Prandelli hedefler doğrultusunda olan isim değilGalatasaray ekibi, gerek ligde gerek de Avrupa'da başarı hedefleyen bir ekip; hoca efendi sanki hedeflerden hiç haberi yokmuş gibi davranması çok garip...Doğrusu çok da merak ediyorum, acaba daha önce Galatasaray ekibini duymuş mu?İçler acısı tablo görüntüleyen bu ekipte başkanından teknik kadroya kadar kimse ben masumum demesin.Futbol tam bir kara borsa sektörü oldu; oyuncuyu da, hocayı da, yönetimi de saygınlığı ve parası belirler oldu.Teknik direktörlerin üst düzey lisans alması için parası yeterliFutbolcunun aile çevresi ve havalı tavırı yeterli bir etmen. Şöyle birkaç kuruş para harcadın mı önüm açık demektir...Üst düzey yönetim zaten babadan oğula geçme meslek, okuyan değil parası olanındır kulüp. Bu da zekayı devre dışı bırakıp başarısızlığa davetiye çıkartmakta...Aldığım duyumlara göre UEFA yeni bir sistem üzerine çalışıyor, bu sistem yönetimi de eğitim sürecine tabi tutturuyor. Kanımca bu uygulama gayet iyi işler, nedeni ise takımlar alakasız isimlerden arındırılarak temiz bir rekabet ortama davetiye çıkarır.Günümüzde başkanlar yönetime gelince akrabalarını da ekibe alır parayı tabanlatır işler terse binince bırakır gider. Kimse demez ki para nerede...Sahte evraklarla kulübün sermayesindeki paralar da kendi hesaplarına aktarılır. katkı diye bir etkin çalışma yok ki...Biz bu kafayla daha çok rüya görürüz...