Uzun bir bekleyişten sonra lig başladı. Takımlar her zaman olduğu gibi beklentileri tümüyle karşılayamadı. Galatasaray'dan başlayalım, bariz hatalara rağmen beraberliği kurtardı. Rakibi dişli iken, Burak Yılmaz'ın ilk 11'de yer almaması şaşırtıcı; sakat dersen, değil; yorgun dersen, o da değil; peki ne? Hamza Hoca ile tartışma mı diyelim? Yoksa, Burak yuvadan uçuyor mu diyelim? Burak'ın yine ansızın bir transfer hamlesine meyilli olduğunu pek sanmıyorum. Ayrıca ne Burak ne de Hamza Hoca ikisi de ciddiyetle karşılanabilecek agresif bir karaktere sahip değil. Burada çıkaracağım sonuç, Hamza Hocanın taktik hatası yaptığıdır. Podolski ve Olcan teknik kabiliyetlerine karşın fiziki açısından yetersiz. Biliyor olmalısınız, ligimiz, diğer elit liglere nazaran haddiyle sert bir lig. Avrupa'da fırtınalar estiren teknik bir futbolcunun burada iş yapması bir hayli zor. Örneklendirelim; teknik bir oyuncu olan Messi'nin ülkemizde Ronaldo'ya nazaran başarılı olmasını beklemek için akıl taşlamak gerek. Zira Ronaldo fizik oyuncu, bir çırpıda ligimizdeki Berlin Duvarlarını dahi aşabilir. Messi öyle değil, yoğun savunma kalkanlı agresif bir ligde mat kalır. İşin kısası, Podolski'ye, Ba topları atılmadıkça kolayca iş yapamaz. Almanlar arkaya sarkmakla gol arayan bir topluluk. Böyle bir durumda, Burak'a ciddi bir ihtiyaç söz konusu olacaktır, hiç olmazsa, orta kısmın yapamadığını yapıp topu ileri kısma taşıyabilir. Melo'ya gelince, yuvada kalmasını doğru buluyorum, tabii tavırları haricinde... Neyse mi, yakından tanıdığım Hamza Hocanın takımı toparlayacağına inanıyorum...***Fenerbahçe'nin Eskişehir'e nazaran kadro farkı ortada. Maçtan önce, en az 5 gol yorumları yapılıyordu fakat goller ikiyle sınırlı kaldı. Kadro kaliteli olabilir ama yüreğini, inancını, hırsını ortaya sürmedikçe, neye yarar? Dilerseler, Bingöl dağlarında kral olsun. Rıdvan abinin dediği gibi, 80 gol gelebilir fakat haddiyle zevk alınacak bir kadro için uzun vadeli bir gençlik avı şart. Bu yamalak kadroyla kaç yıl idare edilir ki? Her yıl kurulan yeni kadrolar gibi bu kadronun da, bir kısmı gelecek sezon dağılacaktır. Paradan tasarruf, oyundan haz, taraftardan çılgınlık bekliyorsan, bu yapılanma şarttır. Yoksa, her yıl olduğu gibi, yok valla kadromuz oturmadı, yok valla futbolcularla anlaşamadık, yok valla seyirci desteklemedi, yok valla şansızdık senaryoları kaldığı yerden devam eder...***Afrika kökenli ve Türk futbolcular bu hafta bir kez daha gösterdi ki, başarmak için isim yapmanın aksine hayatın anlamsız girdabında çırpınabilmek önemli. Yabancılardan, N'Doye, Eto'o, Aatif gibi Afrika kökenli futbolcular zor günlerden çıkmıştı. Aldığı topların hakkını verebilecek isimler, umarım hayırlısı olur. Beyazcı zihniyetin egoladığı batılı futbolcular ülkemizde genellikle abilik endamlarını nezdimize sunmaya ve üç kuruşunu bile bıraktırmadan kaçmaya gelir. Anlaşılan şu ki, uzak diyarlarda bizi bekleyen kara kıtanın evlatları ve bizim 78 milyonluk topluluğumuzla hedeflerin misli gelir. Yeter ki, gerekli desteği verelim...